4 Aralık 2019 Çarşamba

Ev yapımı öksürük şurubu tarifi

Öksürük dediğin çoğu zaman bir başladı mı geçmek bilmeyen can sıkıcı bir sorun. Burun akıntısıdır, hapşırıktır, daha çabuk geçip gidiyor, ama söz konusu öksürük olunca bir bitmiyor.
Hal böyle olunca öksürük şurupları, pastiller havalarda uçuşuyor. Bir türlü kesilmek bilmeyen öksürüklere çeşit çeşit çözüm aranıyor, boğaza yapışıp kalan o balgamı sökmek için içilmedik bitki çayı bırakılmıyor.
Bu yüzden biz de istedik ki içinde binbir türlü kimyasal olan öksürük şuruplarını bilinçsizce kullanmak yerine evde doğal malzemelerle hazırlayabileceğiniz bir öksürük şurubu tarifi verelim, boğazınız rahatlasın, balgamlar sökülüp gitsin, öksürüğünüz kesilsin.
E hadi buyurunuz o zaman birlikte mutfağa doğru geçelim.
Şifa olsun! 

Malzemeleri hazırlayın, başlıyoruz: Ev yapımı öksürük şurubu tarifi

Malzemeler:
  • 1 adet orta boy kuru soğan
  • 2-3 diş sarımsak
  • 1-1,5 su bardağı su
  • 1 adet limonun suyu
  • 1 tatlı kaşığı toz tarçın
  • 1 çay kaşığı (tepeleme) toz zencefil
  • 3-4 yemek kaşığı bal
  • 3-4 adet karanfil
Yapılışı:
  • 1,5 su bardağı suyu kaynatın.
  • Su kaynarken kuru soğan ve sarımsakların kabuklarını soyun, güzelce yıkayın ve minik minik doğrayın.
  • Kaynayan suyu cam bir kaseye alın ve içine doğradığınız soğan ve sarımsakları ekleyin.
  • İçinde sarımsak ve soğan parçaları olan suyu soğuyana kadar bu şekilde bekletin. Su soğuduktan sonra bir süzgeç yardımıyla sarımsak ve soğan parçalarını ayırın.
  • Elde ettiğiniz bu suyu kapaklı cam bir kavanozun içine alın ve üzerine 1 limonun suyunu ilave edin.
  • Ardından balı, toz zencefili ve tarçını ekleyin.
  • Karanfil tanelerini havanda ezip toz haline getirdikten sonra karışıma ekleyin.
  • Tüm malzemeleri eklediğiniz kavanozun kapağını kapatın ve çalkalayarak güzelce karıştırın. Malzemeler birbiriyle tamamen karıştığında doğal öksürük şurubunuz hazır demektir.
Hazırladığınız bu öksürük şurubundan faydalanmak için hazırladığınız bu karışımı, sabah ve akşam birer yemek kaşığı tok karnına tüketebilirsiniz.
Karışımı yaklaşık 7 gün kadar buzdolabında kapağı da cam olan cam bir kavanozun içinde güvenle saklayabilirsiniz.
Hazırlamış olduğunuz bu öksürük şurubu, içindeki soğan ve sarımsağın doğal antibiyotik etkisi göstermesi sayesinde boğazınız başta olmak üzere tüm vücudunuza olumlu etkilerde bulunacak, bağışıklık sisteminizi güçlendirirken bal, zencefil ve tarçının güç birliği sayesinde yaşadığınız balgam sorununu da kökünden çözecek.
Karanfilin antiseptik özelliği ve limonun bol C vitamini de işin içine girince değmeyin keyfinize.
Siz yaparsınız ama biz yine de söylemiş olalım, bu karışım doğal bir öksürük şurubu etkisi gösteriyor olsa da siz, eğer ciddi bir rahatsızlığınız varsa bu karışımı uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Aynı şekilde eğer doktorunuzun halihazırda vermiş olduğu bir öksürük şurubu varsa mutlaka onu kullanın. Aman diyelim, sağlık bu, ihmale gelmez.

Neden ayva çekirdeği: Ayva çekirdeğinin faydaları

Yıl içinde bazı meyveler kısa süre bizimle oluyor ve hemencecik tezgahlardan gidiveriyor malumunuz. Tam şu sıralar bolca gördüğümüz ve pek yakında bulmakta zorlanacağımız isimlerin başında da bal kabağı ve ayva geliyor.
Ekim ortasından kasım ortasına, hadi bilemediniz kasım sonuna kadar bizimle birlikte olan, tüm tazeliğiyle mutfağımıza konuk ettiğimiz bu isimlerden ayvaya, hatta ayvanın çekirdeklerine veriyoruz bugün başrolü.
Nedeniyse hiç bilmeyenleri çok şaşırtacak, daha önce denemiş olanlara faydalı bir hatırlatma olacak.
Ayva çekirdekleri sağ olsun, pek yakında cildinizdeki lekelerden eser kalmayacak, bacaklarınızda, karnınızda ya da vücudunuzdaki başka herhangi bir yerde oluşmuş çatlaklarınızın görünümü hafifleyecek. O nasıl mı olacak?
Tam olarak şöyle...Vücudu toksinlerden arındırmasından tutun da kötü kolesterolü düşürmesine dek birçok faydası bulunan ayvanın en az onun kadar yararlı çekirdeğini biraz daha yakından tanımakta fayda var.
Ayva çekirdeği, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller bakımından oldukça zengin mesela. Ufacık tefecik oluşuna bakmamak gerek zira bu çekirdeğin içinde sadece mineral yok, aynı zamanda A,B ve C vitaminleri de bolca var. Hal böyle olunca cildimize de birçok faydası var tabii.
Cilt temizliğinde önemli bir rol oynuyor, düzenli kullanıldığında siyah noktaların oluşmasını engellerken sivilcelerden kalan izleri de yok ediyor mesela.
Bunların yanı sıra yeni sivilcelerin oluşmasına da engel oluyor, ileri yaşlarda görülen kırışıklıkların oluşmasını geciktiriyor ve var olan kırışıklıkların görünümünü düzeltiyor.
Özellikle cildi sıkılaştırdığı bilinen ayva çekirdeği jeli, vücudun farklı yerlerinde doğum ya da farklı nedenlerle oluşan çatlakların da görünümünü düzeltiyor, yeni çatlakların oluşma riskini en aza indiriyor.
Sözün kısası ayva çekirdeği jeli, cildin parlak, tertemiz, yumuşak ve sağlıklı olmasını sağlıyor.

Gelelim merak edilen kısma: Ayva çekirdeği jeli tarifi

seckinboz.wordpress

Malzemeler:

  • 1 ayvanın çekirdekleri
  • 1/2 çay bardağı temiz su (tercihen gül suyu da kullanabilirsiniz)
  • Küçük bir not: Daha çok jel elde etmek istiyorsanız çekirdek ve su miktarlarını aynı oranda artırabilirsiniz)

    Nasıl Yapılır?

    Cam bir kabın içine suyu aktarın. Suya çekirdekleri ekleyip karışımın içine başka bir şey kaçmaması için ağzını kapatın. Bu şekilde ayva çekirdekli suyu en az bir gün bekletin. 24 saatin sonunda suyun jelimsi bir kıvama geldiğini göreceksiniz.

    Nasıl Kullanılır?

    Hazırladığınız bu jeli her gün bir kez temiz cildinize uygulayabilirsiniz. Dilerseniz uygularken makyaj temizleme pamuklarından da yardım alabilirsiniz. Düzenli olarak uyguladığınızda önce cildinizin temizlendiğini ve parlamaya başladığını görecek, ilerleyen aşamalarda lekelerin ve çatlakların görünümünün azaldığını fark edeceksiniz.
    İşte bu kadar kolay!
    Aman dikkat: Eğer kronik bir cilt rahatsızlığınız varsa, herhangi bir cilt rahatsızlığıyla ilgili olarak doktor kontrolünde ilaç kullanıyor ya da farklı bir tedavi görüyorsanız, ayva başta olmak üzere herhangi bir maddeye karşı alerjiniz varsa bu jeli uygulamadan önce mutlaka ilgili alanda uzman doktorunuza danışın, onun önerileri doğrultusunda hareket edin. Bu jel de dahil olmak üzere doktorunuzun önermediği, onaylamadığı herhangi bir ürünü cildinize uygulamayın, aman diyelim.agroweb

    Aşmeran Lezzet Bohçası Tarifi İçin Malzemeler

      İç malzemesi için:

    • 1 adetyeşil biber
    • 1 adetkırmızı biber
    • 1 adetdomates
    • 1 adetkornişon turşu
    • 1 adetev yapımı lavaş
    • 1 tatlı kaşığıketçap
    • 1 tatlı kaşığımayonez
    • 5 dilimsucuk
    • 1 adetuzun sosis
    • 5 dilimsalam
    • 1 çay kaşığıtuz
    • 1 çay kaşığıpul biber
    • 1 çay kaşığıkarabiber
    • 1 çay kaşığıkekik

      Lavaş ekmek için:

    • 1,5 su bardağıun(300gr)
    • 1 su bardağı (bir parmak eksik)su(150gr)
    • 1 çay kaşığıtuz

      Pişen lavaşın dışı için:

    • 1 adetyumurta
    • 2 dilimkaşar

    Aşmeran Lezzet Bohçası Tarifinin Püf Noktası

    Lavaşın mutlaka ıslatılması gerekiyor, yumuşak olması için.

    Aşmeran Lezzet Bohçası Tarifinin Pişirme Önerisi

    Kısık ateşte pişirilmeli.

    Aşmeran Lezzet Bohçası Tarifi Nasıl Yapılır?

      İç harç için:

    1. İçini hazırlarken ayrı bir tavaya biberleri koyup kavuruyoruz. Kavrulan biberlerin üzerine domates rendesi ekleyip sucuk, salam ve sosisleri koyuyoruz.
    2. Üzerine 1 çay kaşığı salça ekliyoruz. Pişen harcın üzerine baharatları ekleyip, altını kapatıp lavaş için bekletiyoruz.

      Lavaş ekmek yapımı:

    1. Tariften 2 adet çıkıyor. Unu elekten geçirip, bir kaba alalım. Üzerine tuzu ekleyip azar azar suyunu ekleyerek yumuşak bir hamur yoğuralım. Kulak memesi kıvamına gelen hamurumuzu en az 15 dakika dinlendirelim.
    2. Dinlenen hamuru 2 eşit parçaya bölüp teker teker açalım. Her bir parçayı çok una bulamadan yaklaşık 25-30 cm civarında açalım. Açtığımız yufkaları tavaya koyup arkalı önlü, çevire çevire pişirelim. Pişen lavaşların üzerine bir bez örterek diğerlerini pişirelim ve sunuma geçelim.

      Birleşim aşaması için:

    1. Lavaş ekmeğimizi su ile ıslatıyoruz (bu önemli lavaşın yumuşak olması için), ardından ısıttığımız hafif yağladığımız tavaya koyuyoruz. Üzerine yumurtayı kırıp iyice sürüyoruz, üstüne az kaşar döküp hafif pişmesini bekliyoruz.
      asmeran4
    2. Hafif pişen yumurtalı lavaşı ters çevirip, üzerine sucuklu, salamlı, sosisli karışımı ekliyoruz.
      asmeran5
    3. 1 dilim kaşar, kornişon turşu ve arzu edenlere ketçap mayonez ekleyip bohça gibi kapatıyoruz.
      asmeran6
    4. Arkalı önlü pişen yumurtayı tabağa alıp servis ediyoruz. Son olarak da kahvaltıda yediğimiz doğu ve batının tüm lezzetlerini barındıran aşmeran lezzet bohçamızı afiyetle yiyoruz.
      asmeran7

    2 Aralık 2019 Pazartesi

    Sen gelmesen de ben beklerim.
    Ne olacak sanki cebimden mi gidiyor.
    “Canımdan” Gidiyor..


    Cemal Süreya..
    ******
    "Şiir yazanın değil,
    Ona ihtiyacı olanındır" (P. Neruda)
    Refik Durbaş'ın "Şiirinin uçurumunda açan kır çiçeği...Dünya göçebesi...Şapkası her zaman çiçekle dolu Anka Kuşu..." diye betimlediği Dersimli Cemal Süreya...
    Şiirindeki müthiş ihtişamın ve parlak dizelerin ardındaki köklü acı ve tragedyayla, Cemal Süreya; "şairin hayatı şiire dahil" derken, kendi hayatıyla ilgili belki de en isabetli tanımı yapmıştır. Onun şiir dolu hayatının başladığı yer Dersim'dir.
    1931'de doğduğu ve ailesiyle birlikte 1938 'de sürgün edildiği Dersim, Cemal Süreya'nın hayatının ve şiirinin bu yönüyle ait olduğu yerdir.
    Cemal Süreya, sürgün gecesini dizelerine şöyle döker:
    "Bir yük vagonunda açtım gözlerimi/Bizi bir kamyona doldurdular/ Tüfekli iki erin nezaretinde./Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular./Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar./Tarih öncesi köpekler havlıyordu/Aklımdan hiç çıkmaz hiç o yolculuk, o havlamalar,polisler/Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki ./Annem sürgünde öldü,babam sürgünde öldü"
    Can Yayınları'ndan çıkan Cemal Süreya Biyografisi şairin yaşamındaki sürgünü de gözler önüne seren bir çalışmadır. Cemal Süreya, o yıllarını ve bir anlamda da bütün ömrünü sürgün çocuğu olarak yaşadı. Bir gece yarısı ailesiyle birlikte Bilecik tren istasyonuna indirilmişti. Nereye gideceklerini bilmeden vagonlara yüklenmişlerdi. Çaresizdiler. Bilecikliler onlara sahip çıktılar. Yemekler getirdiler. Yirmi yıl boyunca Bilecik dışına çıkmaları yasaktı.
    Küçük Cemal, amcası Memo'nun yaşadığı İstanbul'a gidip orada okumak istedi. İlkokula İstanbul'un Cihangir semtinde başladı. Babası da kız kardeşlerini alarak İstanbul'a çalışmaya geldi. "Sürgün Kararı" da peşlerindeydi. Evleri polis tarafından basıldı. Dönemin işkenceleriyle ünlü İstanbul'un Sansaryan Hanı'nda gözaltına alınıp ailecek yeniden "paket halinde" Bilecik'e geri gönderildiler.
    "Tahta sıranın üzerinde uyumuştuk. Kadınlar kavga çıkarmışlardı. Ertesi gün jandarma refakatinde sürgün yurdumuz olan Bilecik'e posta edildik. Ben kaç yaşındaydım? On birin içinde"
    Annesi de babası da sürgünde öldüler. Şöyle anlatır sürgün olmanın acısını, şiirindeki yerini:
    "Gülümsemeyle hüzün yan yana gider benim şiirimde. Özgürlük ve kendine güven durumu beni hep lirizme, sıkıntı ve bunalım ise hep humor'a atmış. Küfürden kaçma girişiminin yarattığı bir şeydir belki de bende humor. Çocukluk günlerimi düşündüğümde, böyle bir olay vardı gibi geliyor. Bir şeyi aşağılanmaktan kurtarma. İşi şakaya vurma"
    Cemal Süreya büyük şairdi; aşkın ve hüznün şairiydi. Bütün yaşamı şiirlerinde gizlidir, usul usul yol alır hep. Kimsesiz bağlaçlarla birbirine bağlanır. Kimi zaman bir Üvercinka olur, kimi zaman Afrika'ya uzanır, babaları ölmüş bütün çocukların sözcüsü olur, hesap sorar gibi yazar:
    "Sizin hiç babanız öldü mü benim bir kere öldü, kör oldum" diyerek anlatır bunu, bütün körleşmiş çocukların şiir babasıdır..."
    EN fazla da dilin buyurgan kalıplarını eğip büküp insan olarak ölebilmenin hallerini araştırırken. Cemal İse firesiz şairdir..."[
    Onun için Doğan Hızlan da, seçme yazılarından oluşan kitabına yazdığı sunuşta şöyle der: "Bana Cemal Süreya'nın biyografisini tek cümleyle yaz deseler, şu cümleyle yetinirdim: Paristen getirdiği Chevrolet arabayı satıp ev alacağına Papirüs dergisini çıkaran adam..."
    Gerçekten de Papirüs'ü çıkarmak için arabasını satacak kadar sahiciydi!
    Cemal Süreya için Ülkü Tamer'in yazdıkları en az şiirleri kadar meşhurdur. "Tanrı bin birinci gece şairi yarattı, bin ikinci gece Cemal'i...Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı, başa döndü sonra, kadını yeniden yarattı."
    Çağdaş şiirin ilginç klasiklerinden birisi olan Cemal Süreya, 9 Ocak 1990'da öldüğünde daha 59 yaşındaydı.
    Garip bir rastlantı ama kuşağının öteki önemli şairleri Edip Cansever, Turgut Uyar ve Metin Eloğlu gibi o da altmışına bile ulaşamadan ayrılmıştı bu dünyadan.
    Çoğu şair için "yüreğini yemektir" şiir yazmak. Belki de böylesi şiir dolu hayatlara, yürekler daha fazla dayanamıyor.
    Cemal Cemal Süreya şairi tanımlarken "jest" kavramı üzerinde özellikle durur. Ona göre şair, öteki özelliklerinin yanında "jest"i olan biridir. Buradaki jest sözcüğünü, kendine özgü davranış ve yaşam özellikleri olan biçiminde algılamak gerekir. Kendisi de imzasının çizgisel özelliklerinden başlayıp yaşam biçimine dek böylesi renkli bir kişilikti.
    Kendi sesini onun kadar erken bulabilmiş şair sayısı azdır.
    En güzel şiirlerinden olduğuna inandığım "Güzelleme" ve "Aşk" adlı şiirlerinin yazılış tarihi 1954'tür. Yani yirmi üç yaşında en güzel şiirlerini yazabilmiş bir şair.
    Cemal Süreya'nın bu denli başarılı bir şair olmasının ardındaki temel neden ise çok açık: Elbet büyük yeteneğinin yanı sıra yaptığı işi, yani şiiri iyi bilmek.
    Cemal Süreya, yaşamı boyunca, şiirleri, yazıları, dergiciliği, serüvenleriyle, adı Cemal Süreya olan efsane bir şairi usul usul oluşturdu. Hayatını "üstü kalsın" dizesiyle noktalaması da bu sürecin etkileyici sonudur.
    "Ölüyorum tanrım/Bu da oldu işte/ Her ölüm erken ölümdür/ Biliyorum tanrım/ Ama, ayrıca aldığın şu hayat/ Fena değildi ... !! .... / .....Üstü kalsın..."Fotoğraf açıklaması yok.

    ŞİİRİM

    ÖZLEM
    Hani o eski zaman Aşkları?Güzellik?
    Nerede Telli, duvaklı saadetler?
    Hani o Söylenen Sevda şarkıları?
    Şakıyan Bülbüller ahenkle Güllere?
    ***
    Durmuş zaman ! Kalpler yorulmuş,
    Susmuş Bülbüller, Kanaryalar,
    Güller, karanfiller Kokmuyor solmuş,
    Kalamamış kalmamış o efsane aşklar.
    ***
    Çizilmiyor Artık Ağaçlara kalpler, isimler,
    Şişelerden çıkmıyor özlem mektupları,
    Sahillerde heyecanla beklenen karşıyakadan,
    Eski Filmler'de Kalmamış duygusal.
    ***
    Siyah, beyaz izlenen sevdalılar yok,
    Bitmiş bütün Güzel Yaşananlar,
    Özlemler, Hayaller, durgun sevgiler,
    Gelmiyor Gönderilen buseli mektuplar.
    ***
    Süslü mendiller düşürülmüyor centilmenlere,
    Sanki veda etmiş, köşedeki muhallebici,
    Hoş sohbetler hüsranlarda,özleniyor,
    Ne aşklar, Ne Masumiyet kalmış yok artık.
    ***
    HEYHAT!! NERDESİN HUZUR, NERDE SEVGİLER?

    Nerde o eski günler ... Gerçekten nerede ???

    https://www.youtube.com/watch?v=sr_cZjqrcgg

    Tupac Amaru efsanesi ve İstanbul
    .
    Efsane 1.
    İnka'nın "parlayan yıldızı" diye anılan Tupac Amaru, İnka medeniyetini yıkmaya gelen İspanyol askerlerine tek başına meydan okur ancak İspanyol askerlerince halkının önünde dört parçaya ayrılır, cesedi bilinmeyen bir yere atılır.

    Efsane 2.
    Tupac Amaru İspanyol askerlerince elleri arkadan bağlı meydana getirildi, son bir söz söyleme hakkı verildi, asıldıktan sonra cesedi kaybedildi.
    Efsane 3.
    İnka medeniyetinin asil çocuğu Tupac Amaru ülkesinin tarihsel değerlerini yerle bir etmeye çalışan İspanyol askerlerine bir avuç arkadaşıyla savaş açtı, ancak bir muhbire kurban gitti. Ellerinden ve ayaklarından dört bir yöne giden atlara bağlandı, İspanyollar bir sonuç alamayınca vücudunu baltayla dörde ayırdılar.
    Gerçek:
    Tupac Amaru üstüne onlarca efsane var. Her birinde Amaru devleşir.
    İstanbul üstüne de birçok efsane vardır, ama bir gerçek bütün efsaneleri unutturur. İstanbul'u İstanbul yapan binlerce kahraman vardır ne var ki ihanet eden birkaç kişi olmuştur. İhanete dur diyecek bir Tupac Amaru yok.

    barış Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, okyanus, bulut, açık hava ve su

    18 Kasım 2019 Pazartesi

    Kıymetli dostlar
    Gün akşam oldu
    Keyifli ve mutlu akşamlar diliyorum

    Olduğun yerde mutluysan mutlu olduğun yerdeysen
    boş ver gerisini iyi akşamlar musmutlu akşam diliyorum
    "Benim naçiz vücudum,bir gün elbet toprak olacaktır.Fakat Türkiye Cumhuriyeti,ilelebet payidar kalacaktır."
    ❤️🇹🇷
    ~Mustafa Kemal Atatürk~
    Yaşasın Cumhuriyet ❤️🇹🇷
    Mutlu akşamlar diliyorum dostlarım🙏
    Güzelliklerle dolu bir akşam diliyorum.
    Güle sorma,
    O bilmez aşkı,sevdayı
    Laleye sor,sümbüle sor.
    Mor menekşeye sor.
    Gül en güzelini bilir.
    #MUTLU_AKŞAMLAR_DOSTLAR
    🌳🌼🌷🌸💐🌿🌺🌻🍁🌴
    Heyttt beeee👻👻👻
    YiNe YoruCu Bir GünüN Ardından SizLere🙌🙌
    MutLu AkşamLar DiLiyoruM🙋💫☕️
    Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişiz.🌻🌻🌻
    Huzurlu akşamlar diliyorum 🌻🌻
    Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişiz.🌻🌻🌻
    Huzurlu akşamlar diliyorum 🌻🌻
    Güzel memleketimden Aydın dan herkese selamlar arkadaşlar
    Bu akşam ve hafta sonu güzellikler içinde geçecek keyifli vakitler diliyorum herkese
    İyi ve neşeli akşamlar
    Musmutlu akşamlar

    https://www.youtube.com/watch?v=_2aO_8j-854
    XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

    Antibiyotik kullanırken şekersiz yeşil çay için'

    Mikropların antibiyotiğe karşı vücutta oluşturacağı direnci, yeşil çay ile kırın! Fitoterapi Uzmanı Prof.Dr. Erdem Yeşilada soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotik kullanmak zorunda kalanlara, antibiyotiğin dirençli bakterilere karşı etkisini göstermesi için şekersiz yeşil çay içmelerini önerdi

    Kış aylarının yaklaşması ve soğuk havaların etkili olmasıyla bitki çaylarına olan talep arttı. Bitki çayları sadece ısınmak ve boğazı yumuşatmak için değil, içerisinde bulunan etkili maddelerin bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve hastalıklardan koruması içinde sıklıkla tercih ediliyor.

    Hafızayı güçlendirmek için ginkgo çayı satılıyor çok popüler, ginkgonun çayı olmaz çünkü içindeki etkili maddeler suda çözülmez. Bu çayların doğrudan insan vücuduna zararı yoktur ama sadece oksidatif hasara karşı antioksidan etkisi vardır" diye konuştu

    'Yeşil çay mikroplara karşı silahtır' 

    Yeşilçayın mikroplara karşı silah olduğunu söyleyen Prof.Dr. Erdem Yeşilada, "Antibiyotik kullanırken şekersiz yeşil çay içilmesini öneriyorum. Çünkü mikroorganizmalar, antibiyotik içeri girmesin diye koruma kalkanı oluşturuyor. Buna ‘antibiyotik direnci’ diyoruz. Yeşi lçayın içerisindeki bileşikler işte o savunma kalkanını parçalıyor. Dolayısıyla antibiyotiğin etkisinin daha yüksek olması için abartmadan yeterli miktarda yeşil çay tüketmek gerekir. Tabii bütün bu bitki çayları kaliteli yerlerde üretilmelidir. Kaliteli büyük markaların poşet çaylarını kullanmak lazım" ifadelerini kullandı.

    Bitki çayına şeker atmayın çünkü... 

    Bitki çaylarının hastalıklardan koruyucu özelliği olduğunu söyleyen Yeşilada, "Yeşil çayı, ada çayını her gün tüketmek ve yoğun şekilde hazırlanan çay ile gargara yapmak gerekir ama bu çayları şekersiz tüketmeliyiz. Şekerle içtiğimiz zaman mikroplar bu şekerlerin üzerine yapışıp ağzımızda üremeye başlıyor ve bize hayatı zehir ediyorlar" dedi.

    Alıç kalp krizini önlüyor 

    Bitki çaylarının kalp krizine yol açmayacağını belirten Yeşilada, "Aksine örneğin alıç bitkisi çay olarak da kullanıldığında kalp krizini önler, tansiyonu dengeler. Hiçbir zararı yoktur, tam da zamanıdır. Bol bol alıç yemek lazım. Görseli güzel değil diye fazla değeri bilinmiyor, her yerde de bulunmuyor ama çok faydalıdır. Damla şeklinde yapılanı var o daha etkili oluyor" diye konuştu.

    Boğaz ağrısının çaresi; ada çayı 

    Ada çayını her mevsimde içmek gerektiğini belirten Prof.Dr. Yeşilada, "Kış çayı olarak hazırladığınız karışımların içine zencefil koyabilirsiniz. Ihlamur vazgeçilmez kış çaylarındandır. Ada çayı, bundan 3 bin yıl önce İtalyan hekimler, 'Bahçesinde ada çayı yetişen neden ölsün ki' demiş, bu kadar önemli. Ada çayını yaz-kış tüketmek gerekir. Eğer boğazınızda ağrı, çevrenizde öksüren varsa, hastalanacağınızı hissediyorsanız 3-4 poşet ada çayını, yeni demlenmiş suyun içerisine koyup ağzını hemen kapatıp ılıyınca onunla gargara yapmak iyi gelecektir" dedi.

    Öksürüğe ebegümeci otu çayı 

    "Virüs ve bakterilere karşı nar kabuğu, zencefil ve zerdeçalı karıştırarak çay yapabilirsiniz, savunma silahlarıdır" diyen Prof.Dr. Yeşilada, “Eğer öksürüğünüz varsa ebegümeci veya hatmi çiçeği veya yaprağıyla çay yapabilirsiniz. Ihlamur da öneriyorum boğazı yumuşatır. Ayrıca yaptığımız araştırmada ıhlamurun iltihap giderici özelliği olduğunu da bulduk. Boğazdaki mikroplara karşı reaksiyon olarak iltihap oluşur, enfeksiyon boğazdan aşağıya doğru gittikçe zatürreye çevirir. O yüzden enfeksiyon ağız ve boğaz bölgesindeyken savunma son derece önemlidir” diye konuştu.

    Çaylarda hastalık riski 

    Uygun koşullarda yapılmayan bitki çaylarının tüketilmesi halinde kansere kadar pek çok hastalığa neden olacağını söyleyen Prof.Dr. Erdem Yeşilada, "Hijyenik olmayan koşullarda hazırlanan bitki çaylarının tüketilmesi, bağırsak enfeksiyonlarına bağlı olarak iltihaplı bağırsak hastalıklarından ishale kadar birçok hastalığın gelişime yol açabilir. Karaciğer ve böbrek hasarı riski artar. Günümüzde neden bu kadar çok böbrek enfeksiyonu var? İnsanlar açıkta satılan bitki çaylarını doğal olduğu için aldıklarını söylüyorlar. Artık doğala ölçülü yaklaşmak gerekiyor. Doğa artık doğal değil çok risk var. Sağlık aynı zamanda risk denetimidir. Bitki çaylarının kalitesi çok önemli, mikrop, tarım ilacı, çevresel zehirler taşıyıp taşımadığından emin olabileceğiniz ürünleri kullanın” ifadelerini kullandı.

    Bitki çaylarını buzdolabında saklayın 

    Fitoterapi Uzmanı Prof.Dr. Erdem Yeşilada, bitki çayı paketlerinin yaz aylarında küflenmesin veya böceklenmesin diye buzdolabında, kış aylarında ise naylon değil hava geçirgenliği olan bez ve kağıt torbalarda saklanması gerektiğini söyledi.

    Sarı kantaronun ve ginkgonun çayı olmaz

    Yeşil çay mikroplara karşı silahtır
    Bitki çayına şeker atmayın çünkü...