29 Ekim 2019 Salı

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun



Cumhuriyet Yönetimi ilan edilmeden önce devletimizin adı Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı Devleti, Osman Bey tarafından 1299’da Söğüt kasabasında kuruldu. Osmanlı devlet yöneticilerine padişah denmekteydi. Osmanlı Devletini altı yüz yirmi dört yılda, otuz altı padişah yönetti. Son padişah ise Sultan Vahdettin’dir.

Eskiden devletlerde tek kişi egemenliği ve yönetimi olurdu. Ülkelerini canlarının
 istedikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan vb. denirdi. Bu tür Yönetimler çoğu zaman babadan oğula geçerdi.

Oğulun küçük olması, deli olması yönetici olmaya engel sayılmazdı. Böyle tek kişinin kendi başına buyruk, sorumsuz, denetimsiz yönetimine mutlakiyet denir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir. O ne derse olur.

Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde zamanla hakana, padişaha, şaha, krala yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları hakan, padişah, şah, kral tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine Meşrutiyet denir. Ancak meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edildi.

Üçüncü yönetim biçimi cumhuriyettir. Cumhuriyet’te egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus kendini yönetme yetkisini temsilcileri – milletvekilleri- aracılığı ile kullanır.

Cumhuriyet yönetiminde yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler yasalar yapar, yöneticileri ulusu adına denetler. Yönetilenler dilerlerse seçimlerde yöneticilerini değiştirirler.

ÜLKEMİZDE CUMHURİYETİN KURULUŞU

Osmanlı İmparatorluğu’nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı’na dünyanın belli öbaşlı ülkeleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda Osmanlı İmparatorluğu’yla birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı.

Ulusuna inanan, güvenen Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldi. Erzurum’da, Sıvas’ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa “Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır.” diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.

Tahtını, rahatını düşünen ve milletin sorunlarıyla pek alakalı olmayan padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.

İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923’te ilk toplantısını yaptı. 13 Ekim 1923’te Ankara Başkent oldu. Atatürk ; düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırdı. Onlara , “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” Dedi.

29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verildi. Meclis önergeyi kabul etti.

Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. Atatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet’in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.

Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet’i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.

Cumhuriyetimize kötü gözle bakan kim olursa olsun, bu millet tüm gücüyle bunların karşısında olacaktır..
...

Cumhuriyet Bayramlarını gerçek çoşkusuyla yaşayan nesiliz biz..

Görüntünün olası içeriği: 8 kişi, oturan insanlar, kalabalık ve açık havaAyyaş bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii..
Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi.
Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa.
Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler.
Bir de Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu ikinci kadeh bitmeden.
Kafa çakır tabii Başkomutan oldu
Kalktı ayağa tokatla denize döktü Yunan’ı.
Gaza geldi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Kafa gitti tabii, ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Saltanat kalkacak,
Halifelik bitti,
Kadın Erkek eşit,
Şapkasız çıkmam abi,
Tekke zaviye hikaye,
SOY adın olacak,
– Dur Ata’m yapma!!
Derken biz Geometri kitabı yazmış ayyaş ama daha bitmedi.
Türk dili,
Türk harfi,
Türk tarih kurumu,
Ankara Hukuk,
Merinos Halı,
(Meze bitti o ara deniz börülcesi istedi ayyaş)
Sümerbank,

Çocuk Esirgeme Kurumu,
Demiryolları,
Havayolları,
Limanlar Genel Müdürlüğü,
Halkevleri,
Etibank,
İş bankası,
Merkez bankası,
Sağlık bakanlığı,
Anadolu ajansı,
Ziraat enstitüsü,
Ayyaş iptal…
Dedik “Ne gerek var Ata’m az ilerde 24 yaşında Subay Kubilay Öğretmeni öldürüyorlar, al eline Kuran’ı geç tabutun başına”
Doğruldu ayyaş ve dedi ki:
Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen,
ben size hiç bir şey öğretmemişim demektir.
Menemen’i yakın !!

PEKİİİİİ;
ATAMIZIN SARHOŞ KAFAYLA KURDUĞU ÜLKEYİ, NİYE AYIK KAFAYLA YÖNETEMİYORSUNUZ DİYE SORMAZLAR MI ADAMA..?!..

Hiç yorum yok: