4 Şubat 2015 Çarşamba

SAVAŞLAR EN BÜYÜK AYIBIDIR İNSANLIĞIN 10/05/2014 (HAYALİ YAZI & KURGU)

      Ağrı dağı daha evvel Nuh'un gemisine ev sahipliği yaptığı gibi şimdide en zirvede soğuktan etkilenmeden birbirine sarılmış vaziyette oturmuş gözlerindeki ışıltının parlaklığında aşağılardaki uçsuz bucaksız yeşillikleri seyreden Dede ve torununa da ev sahipliği yapıyordu.Bitti dedi dede yılların yorgunluğu her halinden belli olan bir fısıltıyla,nihayet bitti.Herşey yirmi üç yıl gibi uzun bir zaman dilimde olmuş ve sonuçlanmıştı.Kapitalizm ve onu destekleyen kötüler 11 eylül 2001 tarihinde düzmece bir saldırı ile amerikadaki ikiz kuleleri havaya uçurup üçüncü dünya savaşının dolaylı başlamasını başarmıştı,Amerikada hükümetin haberi olmadan sinek dahi kanadını çırpamazken ''el kaide''adlı bir örgütün bu saldırıyı gerçekleştiremeyeceğini tüm siyasi hükümetler bildiği halde emperyalizm'in doymak bilmeyen ihtirasları yüzünden ekonomileri sallantıda olan gelişmiş ülkeler her türlü propaganda ile suçu başkalarına atıp dünyadaki tüm kaynaklara sahip olmak için bunu kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görmüş Amerika birleşik devletlerinin önderliğinde işbirliğine girişmişti.
   1945 Yılında Almanyanın kesin yenilgisi ile sonuçlanan savaşın ardından dünya sahnesine yeni iki süper güç egemen olmuştu,artık diğer imparatorluklar ya yıkılmış yada bu iki gücün etrafında kümelenerek demokrasi masallarıyla dünyanın gelişmemiş yada az gelişmiş ülkelerin kanını içmeye devam ediyorlar,kendi yerleştirdikleri adamları vasıtası ile istediği ülkelerin  tüm yeraltı yer üstü madenlerine sahip oluyor sadece o ülkelere ve yöneticilerine kırıntıları verip kendi halklarını ülkelerini en modern şekilde dizayn etmeye başlamışlardı.Kapitalizm'in doymak bilmeyen ihtiraslarına sscb'nin  1980 lerde Glasnost adıyla uygulamaya geçirmeye başladığı prestoyka politikaları kelimenin tam anlamıyla ekmeğine yağ sürmek gibi gelmişti 1985 yılında sonuçlanan, bu yeniden yapılanma ve reform hareketleri her yeni yapılan yenilikler gibi sancılı geçişini sürdürürken batılı ülkeler fırsatı kaçırmayıp bu süper gücü zayıflatarak parçalamaya çalışmışlardı.Sovyet sosyalist birlikler topluluğun'da bulunan irili,ufaklı ülkeler birer birer kendi bağımsızlıklarını ilan edip tarihteki yerlerini almak isterken Rusya gidişatın gerek kendisinin gerek'se bu yeni yapılanmaya başlayan ülkelerin Batılı emperyalistlerin kucağına düşeceğini farkedip bir kısmına bağımsızlığını vermediği gibi çok sert şekilde baskısını arttırmış birlikte ittifaklar kurup tekrar eski gücüne dönmeye çalışıyordu.İşte bu kafkaslardaki karışıklık başta Abd olmak üzere diğer sömürgeci İsrail, İngiltere ve fransa için hiç vakit kaybetmeden kaçırılmaması gereken altın tepside sunulan bir fırsattı.
    Orta doğu yıllardır osmanlı hakimiyetinde olan devlet algısı oluşmamış buna karşılık osmanlının sömürme ve ayrıştırma politikası gütmediği topraklarında bitmez tükenmez derecede petrol yataklarının olduğu üzerinde çeşitli kavimler olsada müslümanların toplu olarak yaşadığı bir yerdi,Emperyalist güçler osmanlıyı parçaladıktan sonra gözlerini oraya dikmiş bir cetvel ile sınırları çizip kukla diktatörler vasıtasıyla kan ile beslenerek sömürmeye başlamışlardı.Bu emperyalist güçlere sadece Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti tokadı yapıştırmış kendi bağımsızlığını kazanmıştı bunu fırsat bilen başta Nasır olmak üzere arap ülkeleri bağımsızlığına kavuşmak için mücadeleye girsede çok kanlı ve yüz kızartıcı bir durumda yenilgiye uğrayarak kaybettikleri gibi birde bu topraklarda İsrail devletinin iyice yerleşmesine sebep olmuşlardı.
   Dünyanın her tarafında karışıklık hız kesmemiş,kuzey kore durmadan nükleer denemeler yapıp meydan okuyor,Çin tüm dünyanın üretici merkezi olarak en sonunda üretimi ele geçirip piyasaları sarsmaya başlamış,okyanuslarda batılıların silahlandırdığı somali'li korsanlar devamlı o bölgeyi karıştırıp soygun adıyla ülkelere gelir sağlıyor,afrikada kabileler birbirine düşürülmüş,direnen ülkeler başta afganistan ve pakistan taş devrine döndürülmüştü.Amerika ve İsrail artık yeni plan yapmak ihtiyacına kapılmıştı.Gerek israil'in ortadoğuda kalıcı güvenliği için gerekse zayıflayan Rusya'yı bertaraf edip bu bölgeyi kendileri sömürmek için ortaya ılımlı islam adına büyük ortadoğu projesini attılar,sözde bu ülkeler bağımsızlıklarına kavuşup başlarındaki diktatörlerden kurtulup demokrasiye kavuşarak tüm kaynakları diktatörün değil halka dağıltılacağı,din olarak esnek politikaların üretileceği bir yer olacaktı,tabiiki buna aklı başında olan dürüst hiçbir aydın inanmasa bile gerek paranın gücü gerek yazılı ve görsel yanlı haberlerle gerekse kendi organize ettiği katliamları da bu kukla diktatörlerin üzerine atarak planlarını hayata geçirmeye başlamışlardı.bu plan neticesinde müslüman ülkeler Arap baharı maskesiyle peşi sıra ayaklanmaya başlamış yıllardır gerek abd'nin gerekse batılı ülkelerin en sadık hizmetkarı olan mısır devlet başkanı kukla hüsnü mübarek gibi diktatörler ne olduğunu anlayamamış devrilmiş,Irak devlet başkanı Saddam hüseyin ve libya devlet başkanı Kahraman Muammer Kaddafi son damlalarına kadar emperyalistlere dirensede ne acıdır ki onların sonlarıda emperyalist batılılardan çok onların köpekliğini büyük ortadoğu projesi kapsamında kendilerine verilen kukla görevi eksiksiz yapan katar ve suudi arabistan gibi sözde müslüman olan ülkelerin sayesinde olmuş olması trajı komik bir olaydır.Diğer irili ufaklı müslüman ülkeler savaşmadan teslim bayrağını çekmiş yerlerine sözde demokrat aslında emperyalist ülkelerin yeni kuklaları yerleşmişti bile.Artık geride Direnen can çekişen Suriye,İran ve kahraman askerlerini,ordusunun bir bölümünü emperyalist ülkelerin içerdeki uzantıları ile birlikte hazırladıkları sahte,düzmece belgelerle ile tutsak etmiş olan Atatürk'ün ülkesi Türkiye kalmıştı.Bu üç ülke'ye kendi bölgesindeki sorunlardan dolayı iyice bunalmış Rusya ve her zaman onlara destek olan çin'de katılmış .Kırım ukrayna'dan ayrılıp bir referandum ile rusya'ya bağlandığını bildirmiş bu oluşuma başta abd ve avrupa onay vermeyip süreci tanımadıklarını deklare etmiş olsalar bile ukrayna'nın doğusu ısrarla rusya'ya bağlılığını bildirmeye devam ediyor bunun sonucunda da yer yer çatışmalar başlamıştı gerek ukrayna gerek rusya savaş düzenine geçmiş işgaller ve çatışma başlamıştı.Rusya bu saldırılarda bir abd güvenlik şirketi Blackvater'in devamı olan Academia'ya bağlı paralı askerlerin olduğuna dair bilgi ve belgelerin olduğunu belirtip abd'den derhal bu paralı askerlerin çekilmesini diplomatik dil ile istesede abd bu olaylar ile ilgisinin olmadığını bunun ukrayna'nın iç sorunu olduğunu rusya'nın da bir an evvel gerek kırım gerekse ukrayna'dan çekilmesini sert bir dil ile cevaplamıştı..Yer yer karşılıklı küçük olan çatışmalar artık büyümüş ölüm ve yaralılar gidişatın çok kötüye gideceğinin sinyallerini verdiği gibi bir anda moskova da bir askeri üs'te büyük bir patlama meydana gelmiş çıkan çatışmada Rusya bu sabotajın amerikan paralı askerlerinin yaptığını yakalanan ve esir aldıkları tutsakları canlı yayında dünya'ya göstermişti.Rusya başkanı putin canlı yayında sert bir dilde bu yapılanların artık kabul edilemeyeceğini anında karşılık verecek güce ve cesarete sahip olduklarını belirtip sözünü başta abd ve avrupa ülkelerine hitaben''Camdan evin varsa, komşunun evine taş atma.'' diyerek bu son mesajı olduğunu dikkate alınmasını umduğunu belirtmişti,Emperyalist ülkeler rusya'nın bu sert ültimatomu'na yanıt ararlarken Newyork yakınlarına K.Kore'den tahrip gücü çok yüksek uzun namlulu  füzenin düştüğünü tüm dünya ajansları ilk haber olarak geçiyordu,artık gerek abd'nin gerekse diğer emperyalist kan içicilerin sabrı tükenmiş yeterince kendilerinden emin olduklarına inanarak kesin darbeyi vurup dünyanın her tarafını sömürmek için 2016 yılında resmen üçüncü Dünya savaşını başlatmşlardı.Nasıl ki ikinci dünya savaşında nükleer silahlar kullanılmışsa üçüncü dünya savaşında da gerek nükleer gerek biyolojik,gerekse kimyasal silahların sorumsuzca kullanılmasından kaçınılmayıp her tarafta yıkımlar başlamış tüm dünya kan gölüne dönmüştü savaşın merkezi ortadoğu gibi görünsede bir anda savaşın kontrolü çığrından çıkmış gerek başta asyada olmak üzere afrika ve amerika kıtasında da toz duman karışmış bulutlardan kan damlamaya başlamıştı.İncirlikten iran ,suriye ve rusya ya ardı ardına uçaklar havalanmaya başlamış Türkiye resmen bu ülkelere en yetkili ağızlardan savaş ilan ettiğini açıklasa bile zaten uzun zamandır huzursuz olan ordu ve üst düzeydeki subaylar abd'nin ve avrupalıların yanında savaşa girmeyeceklerini sadece ülkelerine yapılabilecek saldırılara karşı kendilerini savunacaklarını belirtip başta incirlik,izmir,ve diyarbakırdaki tüm emperyalist üslerin kapatılmasını emredecek şekilde çok sert bir deklarasyon yayınlamışlardı,Meksika ise bu karışıklığı kaçırmamış tarihten gelen nefretle ispanya'ya,cezayir ise fransaya resmen savaş ilan etmişlerdi,artık ne washington ne roma ne paris,ne londra nede tokyo bu yıkımdan kurtulamamış bu savaş dünya tarihinin görüp göreceği en büyük yıkımları getirmiş yıllar içinde dünyanın nerdeyse tüm yaşanabilen alanları yok olmuş nüfus yedi milyar'dan yüz milyonlara düşmüş,savaşı daha devam ettirirlerse yaşanacak yerin kalmayacağı endişesini taşıyan devletler savaşı panikle durdurmuşlardı hiç bir devlet adamı hiçbir insan bu denli yıkıcı bir katliam olabileceğini hesaplayamamış herkes şuanda endişe ve korkunun esiri olmuş durumda bundan sonra ne yapacakları konusunda en üst düzeyde görüşmelere başlamışken dünyada garip olaylar oluşmaya başlamıştı.Bu gariplik savaş süresince yer yer dikkati çeksede o kargaşada hiç bir bilim adamı bu olaya eğilmemiş varsa yoksa bu katliamdan nasıl sağ kurtulanacağına kafa yormuştu işte şimdi silahlar susmuş her taraf daha toz duman bulutu haldeyken bile insanları bir korku almıştı bu savaştan daha korkunç olan şeydi ve hiçbir bilim adamı bunun nasıl oluştuğuna bilimsel bir açıklama getiremiyordu ama gerçek tüm canlılar evrimleşmiş bunun sonucu yeni bir sürece geçmişti.Artık hayvanlar ve bitkiler iç güdüleri ile iyi kötüyü ayırd ediyor kötü insanlara hiçbir şekilde kendilerini sunmuyorlardı sanayisi durmuş olan dünya şimdi kıtlık ile karşı karşıya kalmıştı okyanusa açılan Japon balıkçılar ağlarını denize atıyor okyanustaki balıklar hep birlikte bu ağları denizin diplerinde ki kayalıklara takıyor gemi ağları çektikçe yana yatıp git gide yalpalanıp kapaklanmaya başlamış,çifliklerdeki gerek küçük baş gerek büyük baş hayvanlar sahiplerini ezip çiftlikten kaçmaya ekinlerini eken çiftçiler çıkacak mahsulü boş hayallerle beklemeye başlamıştı,sadece iyi insanlar dünyanın nimetlerinden yararlanıyor iyi bir balıkçı ağdan yüzü güler vaziyette dönüp ailesini doyuruyor çiftçi gerek ektiği mahsulden gerek beslediği hayvanlardan mahsülünü kat kat fazlası ile almaya başlamıştı,gerek başta köpekler olsun hayvanlar kötü olduğunu sezinlediği insanlara saldırıp hepsini parçalamaya başlamışlardı bile,yeni doğan çocuklar kainat çocuğu gibi nur içinde doğuyor hepsinde tarif edilmez bir sıcaklık ve göz kamaştırıcı parlaklığı ile doğar doğmaz tüm canlılar ile iletişime geçiyorlardı ama dünya yinede bir harabeydi nerdeyse üzerinde yaşayan canlı kalmamış vaziyetteyken müthiş bir sarsıntı ile heryer karanlığa gömülmüştü.üçüncü dünya savaşında kullanılan silahların etkisiyle yörüngede kendi halinde yol alan bir kuyruklu yıldız dünyaya çarpmış bu esnada güneşle arasına girmişti tüm canlılar kendilerinden geçmiş derin bir uykuya dalmıştı işte şimdi ikibin yirmi üç yılında tekrar gün ışımaya başlamış ağrı dağının eteğindeki dede,torununu yanına oturtup sevgiyle sarılmış vaziyette yavaş yavaş ışıyan günü seyrediyor doğanın yemyeşil vaziyette kendini yenilemiş halini en ince ayrıntısıyla seyredip kuşların bir şarkı korosu şeklinde ötüşlerini dinleyip dağın çeşitli yerlerindeki insanların yavaş yavaş uyanmalarını gözlemlerken sesi yılların verdiği yorgunluğu hissettirircesine ''Bitti''dedi.Nihayet bitti.Artık dünya kendini yenilemiş,yeni bir çağa tüm farkındalıkları algılayan sadece iyi insanlardan oluşmuş kainat çocukları ile birlikte yeni bir huzur çağına geçmişti bile...
   ..''tüm canlılar evrimleşmiş bunun sonucu yeni bir sürece geçmişti.Artık hayvanlar ve bitkiler iç güdüleri ile iyi kötüyü ayırd ediyor kötü insanlara hiçbir şekilde kendilerini sunmuyorlardı.'' Ne güzel olurdu                                                                                                                                                                       İ.dere
 
 

Hiç yorum yok: