4 Şubat 2015 Çarşamba

okunası şeylerden

Kuyuya düştünüz mü hiç?
Karanlıktır ve durmadan sıkıştırır bedeninizi.
Kendinizi lanetlenmiş sayarsınız.
Siz dipteyken yukarıda rahat hareket eden insanları düşünüp küfürler savurursunuz.
Çocukluğumun bir döneminde, duvarları küf tutmuş bir evde yaşıyordum. Geceleri ay ışığı vurduğunda oda denizi andırıyordu.
Her gece yosunları izleyip uykuya dalardım, sabah boğulmuş olmak umuduyla. Şimdi paradan puldan bahsedenlere gülüp geçiyorum.

Balıkların yaşamak için paraya ihtiyacı yok ki, pul yeterli.
Taylan Özkan
*****************
 

BİZ BİR AİLEYİZ (SEVGİ ÇEMBERİ) 3 Mayıs 2014, 20:34

   Bazı şeyler vardır çoğumuz bunları ya oyun olarak algılar yada çocukça maskaralıklar olarak nitelendiririz.İçinde çocukluk ruhu kalmamış yada kendi geçmişinde bu tür eğlenceleri görmemiş aile büyükleri için ise bu yapılanlar soytarılıktan başka bir şey değildir.Çoğumuz çocuk yetiştirmeyi daha yeni yeni öğrenmeye başladık halbu ki insanlık Adem ile Havva'dan itibaren soyunu sürdürdüğüne göre en iyi bildiğimiz alanımız aile ve çocuklar olmalı.Toplumumuz hala çocuklarına büyükler konuşurken lafa girilmez,büyükler ile şaka yapılmaz,oturuşuna hareketlerine dikkat et,saçlarını öyle uzatma,ses çıkarmadan orda dur.Çocuğumuz misafir bir arkadaşı ile oyun oynayıp bir anlaşmazlık olunca karşı tarafı rencide etmemek için nasılsa çocuğumuzu sonra onore ederiz mantığıyla karşı taraf haksız bile olsa onun isteğini kabul ettirir bilmeden çocuğumuzu pısırıklaştırırız...örf ve adetlerimizde çocuk ve aile terbiyesi ile o kadar çok birikimimiz olmasına rağmen uygulamada çoğumuz hep kolaycılığa bunun değişmez sonucu olarak yanlışa düşüyoruz    Çok değer verdiğim orta yaşlı kültürlü bir hanım arkadaşım çocukları ve eşi ile ilgili o kadar güzel yazı kaleme almış ve bunu banada göndermişti. Satırlarında işten yorgun argın evine dönerken kızının kapının önünde sek sek oynadığını görür görmez ne üzerindeki elbisenin bu duruma uygun olup olmadığını düşünmüş nede yorgunluğunun çocuğu ile sek sek oynamasını engelleyecek mazeret olmasını.Elindeki çantasını bırakıp gelen geçenin bakışlarına aldırmadan yorulana kadar oyunlarını oynadığını bir başka gün ise bu sefer erkek çocuğu ile hiç anlamasa bile futbol oynayıp kaleye bile geçtiğini o kadar içten bir sıcaklık ile yazıya dökmüştü ki bu kısa yazıyı eşimi ve çocuklarımı çağırarak defalarca özümseye özümseye okumuş ve çok beğenmiştik,ideal bir aile tablosu çiziliyordu her bir cümlesinde.   Elbette çocuklarımızın eğitilebilmesi için bizler bazende çok iyi niyetle hareket eder onların her isteklerini de karşılamaya çalışırız bunun kendimizi haklı çıkaracak gerekçesi ise ben yapamadım hiç oyuncağım yoktu çocuğumun da benim düştüğü duruma düşmesin mantığı ile aslında bilmeden yanlışa körükle gittiğini farkedemediğimiz,dışarda arkadaşları ile oynamasından ziyade eve esir bir yaşam sürdürtmemizde koruyucu aile kisvesi ile kendimizi gizlediğimiz hataların en önemli olanları...Artık bir çok aile çocuk eğitiminin farkına vardığı için bu satırları daha sevinç ve mutluluk ile yazıyorum,bizler çocuklarımıza elimizden geldikçe gerek maddisal gerek sosyal gerek kültürel gerek toplumsal ortamlarda elimizden geldikçe birikimlerimizi yardımlarımızı sunuyoruz bunun neticesinde yine de hepimizin evlatları bir yerlere ulaşacak bazıları hiçde ummadığımız gerek benimsediğimiz gerekse benimsemediğimiz yerlere de gelecek artık hayat onların.Biz ailelerin görevi onları çıkacakları uzun yola mutlu bir şekilde hazırlamak bazı safsataları örf adet diye yutturmadan iyi bir insan iyi bir vatandaş olarak yetiştirmek daha da önce dediğim gibi çıktıkları yol benimsesek te benimsemesek te yine de  bizler her şartta çocuklarımızı bağrımıza basıp kendilerine güvendiğimizi belirtelim.   Bir kısım anne baba çocuklarıyla oyunlarını erkekler futbol bayanlar ise evcilik kültürü üzerine kurar diğer oyunlar ile ilgilenmezler bir çok aile ise daha kapsamlı oyunlar oynadığı gibi çocuklarının başka ilgi alanlarının olduğunu farketmelerini sağlar bizde çocuklarımız küçük'ken evde oynadığımız bir oyun komedi kavga karışımı idi üç adım mesafede karşılıklı durur ellerimizi avuçlarımızla birleştirip karşılıklı eğilerek oss diye selam verip peşinede etrafımızda üçyüz altmış derece dönüp bu dönüş esnasında yaaa diye bağırır peşinede şakacıktan karate yapar sonrada birbirimizi gıdıklardık,çocuklar küçükken işten benim bir an önce gelmemi sabırsızlıkla bekler geldiğimde de yorgunluğumun farkında olmadıklarından hadi baba 'oss' yapalım diye gardlarını alırlardı bu kısacık oyun bile onları mutlu etmeye yeterdi biraz daha büyüdüklerinde oyunlarımızı politik oluşumları öğretici tarza kaydırdık bir konu belirleyip bunu evde gizli oy sistemi ile seçimler yapıp hepimizin bir kap'a oylarımızı atıp sonuçların demokrasinin gereği olarak kabul edilmesi idi.Tabiiki onlara oy atılabildiği gibi oy'un sayımınında bir demokrasi kültürünü gerektirdiğini yapılan basit bir hile ile öğrettik çocuklarımız bir yandan demokrasiyi öğrenirlerken o yaşta bile sandığın aslında demokrasi olmadığını oyun bazında öğrenmişlerdi,halbu ki şuan da bile koskoca insanlar sandığın demokrasinin teminatı olduğuna hala körü körüne inanacak kadar bilgisiz.(Bu kısa yazı sayesinde de aslında seçim sistemini gerçekten aydın insanların ele alıp daha kapsamlı ve uyanık yada gücü elinde tutanların kendilerine avantaj sağlayamayacakları şekilde düzenlemelerini sağlamaları gerektiğini belirtmeden de geçmeyeyim)   Bir çok oyunlarımız olmasına rağmen en önemlisi ve eğitici bulduğumuz oyun yine bizim patentimiz olan 'Biz bir aileyiz'oyunudur.Bu oyun sayesinde ailenin çekirdek yapısının ne kadar önemli olduğunu birbirimizi koşulsuz şekilde her şartta sevip korumamız gerektiğini bunun neticesi ile de her ferdin sorumluluk bilincinin oluşmasını sağlamaya çalıştık.gerek çekirdek aile yapısıyla gerek geniş aile yapısıyla desteklenebilen oyun da,Çekirdek aile yada geniş aile yere bir daire şekilde oturur.Baba bir eliyle kızını tutar kız ise diğer eliyle annesini,anne ise oğlunu,oğul ise Baba'nın elini tutarak herkesin iletken şekilde birbirine temas ettikleri bir sevgi çemberi oluşturulur,Bu çembere varsa dedeler ve anneanneler,babaannelerde katılır.(Annem bizde olduğu zaman bu sevgi çemberinin hep ortasında bir eli bende diğer eli gelininde olmak şartı ile yerini almış gözlerindeki ışıltıyı hep hissettirmişti)Sevgi çemberini oluşturduktan sonra halkadaki ailenin en büyüğü ilk sözü alır kendisinin önce kim olduğunu söyler peşinede görevlerinin ne olduğunu belirttikten sonra ben ailemi çok seviyorum diye konuşmasını bitirir,peşine anne aynı şekilde sunumunu yaptıktan sonra sıradaki çocuklarıda ben evin en küçük kızıyım yada ben evin erkek çocuğuyum diyerek kendini tanıtıp görevlerinin ne olduğunu (ders çalışmak,iyi bir insan olmak...)söyleyip ben ailemi çok seviyorum diye sözlerini bitirir bu konuşmaları ailenin tüm bireyleri tek tek yaptıktan sonra sonunu iki elleri ile birbirlerine iletkenliği sağlar şekilde tutarak,biz bir aileyiz birbirimizi çok severiz diye söyleyip birbirimize sarılarak bitirirdik.Sevgi çemberi o kadar bizleri bütünleştirdiki hala çocuklarım bazen evde bir sorun görseler hadi anne hadi baba biz bir aileyiz yapalım demeye devam ediyorlar bizlerde onlarla birlikte sevgi çemberini devam ettiriyoruz bir gün çocuklarımın okulunda gittiğim seminerlerin birinde çocuk eğitimi konusu geldiğinde söz alıp sevgi çemberini anlatmış eğitimci öğretmen bu sunumdan çok etkilenip önce bir yerden görüp mü uyguladınız diye sorduktan sonra izin verirseniz bu sevgi çemberini bende eğitim aşamalarında kullanmak istiyorum diye yapılan şeyin çok faydalı olduğunu aile sıcaklığına katkı sağlayacağını belirtmişti.  Sonuç itibarı ile,Her ailenin kendine göre bir yapısı vardır bazen bizim doğru dediğimiz onlara uymaz onlara uyan ise bize uymaz ama tek gerçek var çocuklarımızı eğitmek eğitirken mutlu etmek bizlerin görevi varacakları yer bizi tatmin etsede etmesede her şartta çocuklarımıza güvenmek kendi bilinçleri doğrultusunda hareket serbestliğini kazandırmak,Aileler bu esnada çok maddiyat bazıları ise maneviyat harcar önemli olan onların çocuk olduğunu unutmadan hareket etmeyi becerebilmek.Unutmayalım çocuk yetiştirmek aslında sadece çocuklarımıza değil domino taşı gibi hepimize lazım olan bir olgudur bu olguyu canlı tutabilmenin en büyük besini ise sevgidir.                                                                                                   İ.dere

Yaşamın sadece insanlara ait olmadığını... öğrenmeli çocuklarımızYaşamın sadece insanlara ait olmadığını... öğrenmeli çocuklarımız
sevmeliyiz tüm canlıları...sevmeliyiz tüm canlıları...
Paylaşmalıyız doğanın nimetlerini...Paylaşmalıyız doğanın nimetlerini...
Tutkularına saygı duymalıyız çocuklarımızın...Tutkularına saygı duymalıyız çocuklarımızın...
Nazlarına ise alınmamalıyız yavrularımızın...Nazlarına ise alınmamalıyız yavrularımızın...
Tek oyuncakla bile ben olabilir evlatlarımız...Tek oyuncakla bile ben olabilir evlatlarımız...
Gerçek olan tüm çocuklar aslında bir MELEK'tir.Gerçek olan tüm çocuklar aslında bir MELEK'tir.
Ve...Minik ken MELEK'ler   oyun ve kitaplar'la sulanmalıdır.Ve...Minik ken MELEK'ler oyun ve kitaplar'la sulanmalıdır.

Hiç yorum yok: