1 Mayıs 2014 Perşembe

Dünya'nın En İyi Karesi Hilal ve Çocukpekmezli krep
Malzemeler
...
1 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
3 yemek kaşığı şeker
1 adet yumurta
4 yemek kaşığı tereyağı
Yarım su bardağı süt
Pekmez

Hazırlanışı
Pekmezli Krep tarifemize ilk olarak unlu malzemelerimizi hazırlayarak başlıyoruz. Bunun için öncelikle süzgecimizi geniş bir kabın üzerine alıyoruz. Hemen ardından 1 su bardağı kadar unumuzu süzgecimizin içerisine alıyoruz. Hemen ardından 1 paket kabartma tozumuzu, 1 çay kaşığı kadar tuzumuzu ve son olarak 3 yemek kaşığı kadar toz şekerimizi de süzgecimize ekleyerek tüm unlu malzemelerimiz eliyoruz.
Eleme işlemimizi tamamladıktan sonra tüm unlu malzemelerimizi kaşık yardımı ile karıştırarak malzemelerimizin bir birine karışmasını sağlıyoruz. Unlu malzemelerimizin tamamını güzelce karıştırdıktan sonra içerisine daha önceden oda sıcaklığında bekleterek eritmiş olduğumuz dört yemek kaşığı kadar tereyağımızı ilave ediyoruz. Hemen ardından 1 adet yumurtamızı da krem harcımızın içerisine aldıktan sonra tüm harcımızı karıştırıyoruz.
Şimdi sırada krepimizi kıvama getirme zamanı. Bunun için yarım su bardağı kadar sütümüzü krep harcımızın içerisine alıyoruz ve tüm harcımızı mikser ile 4-5 dakika kadar karıştırarak kıvama getiriyoruz. Krep harcımızın hazırlık işlemini tamamladıktan sonra geniş bir tavanın tabanını yağlayarak ocağın üzerine alıyoruz. Tavamız ısınmaya başlayınca krepimizden bir miktar tavaya alıyoruz.
Krepimizi arkalı önlü pişirdikten sonra servis tabağına alıyoruz. Pişirdiğimiz kreplerimizin üzerine tereyağı sürdükten hemen sonra üzerine dilediğiniz kadar pekmez sürerek Pekmezli Krepleri sunuma hazır hale getirin.
Afiyet olsun…
**************
Krepli Kebap
Ana Sayfa » Yemek Tarifleri » Kırmızı Et Yemekleri » Krepli Kebap Krepli Kebap
krepli kebap
Malzemeler

...
Kebap için:
Yarım kg kuşbaşı et
250 gr mantar
2 adet iri boy patates
1 adet havuç
1 adet kuru soğan
3 çorba kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kekik
Yeteri kadar tuz

Krep için:
2 su bardağı süt
3 adet yumurta
2 su bardağı un
1 kahve fincanı sıvıyağ
1 çorba kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı karabiber
Yeteri kadar tuz

Üzeri için:
1 su bardağı rendelenmiş kaşar
1 adet iri boy domates
6-7 adet sivri biber
Yeteri kadar kürdan

Hazırlanışı
Krepli Kebap tarifimizi hazırlamaya bir tencereye tereyağını alarak başlıyoruz. Tereyağımızı kısık ateşte eritiyoruz. Daha sonra eriyen yağın üzerine etleri ekleyerek etler suyunu bırakıp çekene kadar kavuralım. Üzerine kuru soğanı ince ince doğrayarak kavrulan etlere ilave ederek kavuralım. Havucu ve patatesleri soyarak doğrayalım. Mantarları dörde dilimleyerek havuç ve patateslerle birlikte tencereye ilave edip karıştırarak 5-6 dakika kadar daha kavurarak üzerlerini bir parmak aşacak kadar sıcak su ekleyerek malzemeler yumuşayıncaya kadar kısık ateşte pişmeye bırakalım.
Bizde bu arada krepleri hazırlayalım. Çukur bir karıştırma kabına yumurtaları kırarak karıştıralım. Üzerine sütü ve unu ilave ederek unu topaklaştırmadan pürüzsüz bir şekilde iyice çırpalım. Üzerine sıvıyağ, kabartma tozu, karabiber ve tuz ilave ederek akıcı bir hamur elde edelim. Krep tavamızı ocağa koyarak 1 kaşık yağı eritelim ve krep hamurumuzdan bir çorba kepçesi alarak tavaya dökelim ve hamuru tavaya sallayarak yayalım.
Krepleri arkalı önlü pişirelim ve hamur bitene kadar bu işleme devam edelim. Ardından çukur orta boy bir kaseye pişen krepten bir tane alarak kasenin içine kenarları dışarıya taşacak şekilde yerleştirelim. Hazırladığımız kebaptan bir delikli kepçe yardımıyla kebabın suyunu süzdürerek alalım ve kasenin ortasına yerleştirelim. Üzerine kaseden taşan kreplerin kenarlarını bohça gibi katlayarak kapatalım.
Kalan krepleri de aynı şekilde hazırlayarak krepleri hafifçe yağlanmış bir fırın tepsisine yerleştirelim. Kebabımızın kalan suyunu bir kaşık yardımıyla alarak kreplerin üzerine gezdirerek kaşar rendesi serpiştirelim. Kreplerin üzerini kürdanla tutturalım ve kürdanlara dilimlenmiş domates ve biber yerleştirelim. Önceden ısıtılmış 180 derecede ki fırına vererek 10-15 dakika kadar kaşarlar eriyip kızarana kadar pişirelim ve sıcak olarak servis yapalım.

Afiyet Olsun…
Nüket Mutlu'nun fotoğrafı.TÜRK KADININ BUNLARI ÖĞRENMESİ LAZIM ..KIZLARIMIZADA ÖĞRETMEMİZ LAZIM YEMEK KÜLTÜRÜMÜZ GİDEREK BİTİYOOOO Nkt 

YILMAZ ÖZDİL'İN BU YAZISINI MUTLAKA Bİ OKUYUN!
ÇOK MU ZOR?
Ananeniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken,
Siz, "Aman anane be, boş versene" deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya...
Anane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini ananeden alıp, bir kenara yazmadınız ya...
İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
Ne verirlerse
Onu yiyeceksiniz.
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz.
Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor.
Bilmeli.
Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor!
Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm,
maalesef torunlarınız da.
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için,
İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan!
Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Tahin-pekmezi " köylü işi " vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları "modernite" sandığınız için,
Daha 10 yaşında çocuklarımız balona döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
Size zor geliyor ama zor mu evde yoğurt yapmak?
İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de,
Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye...
İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde
ekmek yapmak?
Bütün ailen kabız...
Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun
Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun
Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi...
Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok;
Gazetelerin tiraj almak için uydurduğu uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun...
Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?
Çin'den bal getiriyorlar mesela...
Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.
Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan...
İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
Ben iddia ediyorum;
Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile...
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz,
Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
Yılmaz ÖZDİL

Hiç yorum yok: