şaman kutsal bir yoldan (labirentten) geçerek ya da göğün katlarını tek tek aşarak Tanrı'nın mekanı
olarak görülen kutup yıldızına ulaşırdı. Labirent, gök katlarını sembolize eden bir figürdü. 7 kat
şeklinde çizilebildiği gibi 9 kat olarak da çizilebilirdi.
Resim - Saymalıtaş / Kırgızistan
Bilgi Kaynağı : Türk Kozmolojisi Sayfası

Altay Şamanist Türk topluluklarından derlenen metinlerde, evren ile ilgili tasarımların temelde üç katmanlı, fakat daha ayrıntılı ve farklı bir içerik kazandığı görülür. Şamanlığa mensup olanlarca dünya birçok kattan ibarettir. Yukarda on yedi kat, ışık âlemi olan semayı,
aşağıdaki yedi veya dokuz kat, karanlıklar âlemini meydana getirir. Sema katları ile aşağıdaki dünyanın katları arasında insanoğullarının oturduğu yeryüzü vardır. Üzerinde yaşayan insanlarla birlikte yeryüzü, gök ve yeraltı dünyalarının tesiri altında bulunur. Yaratıcı,
koruyucu bütün tanrılar ve iyi ruhlar göğün katlarında; ifritler, kötü ruh ve tanrılar ise yeraltındaki karanlık katlarda otururlar.
Esasen, birbirine bir orta eksenle (göğün direği) bağlı
olan üç katmanlı şamanist evren tasarımı, şamanların veya şamanist düşüncenin yarattığı kurgular değildir. Onlar zaten var olan bu öğeleri içselleştirmiş, deneyimleştirmiş ve esrimeli
yolculuklarında kullanmışlardır. Onların bütün etkilenimleri sonrasında bile evren tasarımına ilişkin temel şema saydamlığını yitirmemiş, üç büyük katmanlı ve bir eksenle birbirine bağlı
oldukları için birinden ötekine geçilebilen evren anlayışı devam etmiştir.
Kaynak - Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arslan, "Türk Destanlarında Evren Tasarımı".
Türklerde
Kün-ay sembolü çok değerlidir (Resim). Güneş ve Ay'ı temsil eden bu
sembol baharın ilk ayının ilk gününün işaretiydi. Ayrıca, bu sembol
hükümdarlık sembolü (ve beylik uğuru) olarak dabilinmekteydi. Bu simge Osmanlılarda mihr ü mah (Güneş ve Ay) olarak bilinirdi.
Kün-Ay sembolünü Çu Türkleri bayraklarında kullanmıştır. İlginçtir ki aynı sembol M.Ö. 9 binli yıllara tarihlenen Göbeklitepe tapınaklarında bir dikilitaşa da işlenmiştir.
Türklerde gökyüzünü bir çift ejderin döndürdüğüne inanılıyordu. Ejder aynı zamanda "evren" kelimesini karşılıyordu. Ejder, öte yandan "zaman çarkı"nın da simgesiydi. Güneş tutulmalarında Güneş'i ejderin yuttuğuna inanılıyor ve ejderi öldürmek için gökyüzüne ok atılıyordu. Bugün Anadolu'da bu uygulama halen devam etmektedir. Ejderha takımyıldızı Türklerin en kutsal 4 takımyıldızından biriydi. Büyük Hun İmparatorluğu'nun bayrağına ejder figürü konması bu yüzdendir. Türk devletlerinin bir "kozmos devleti" olduğunu ifade eder.
Kaynaklar: Emel Esin, "Türk Kozmolojisine Giriş", Özgür Barış Etli, "Dünyanın ve Ön-Türklerin İlk Tapınağı: Göbeklitepe".
Bilgi Kaynağı : Türk Kozmolojisi Sayfası







ZEKİ FAİK İZER'İN "İNKİLÂP"İSİMLİ TABLOSU..
YIL 1933







KAHRAMAN ORDUMUZ

HER 23 NİSAN ÇOCUKLUĞUMUZ,
HER 19 MAYIS GENÇLİĞİMİZ,
HER 30 AĞUSTOS ASKERLİĞİMİZ,
HER 29 EKİM VARLIĞIMIZDIR..
TÜRK VE ATATÜRK DÜNYA DURDUKCA
VARDIR,VAR OLACAKTIR..
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR..
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..
BİZ TÜRKLER DELİ'KANLIYIZ..
BİLİNE..!!!
Gülsev EYÜBOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder