
HİMALAYA TUZU NEREDEN GELİR?
Gerçek Himalaya Tuzu nedir? gibi sorulara bu bölümde cevap bulabilirsiniz.
Dünyanın oluşumundan günümüze kadar devam eden süreçte yağan yağmurlar indikleri noktada tüm karalara, üzerinde bulunan canlılara ve bizim cansız zannettiklerimize ( doğal taşlara, toprağa vb... ) çarparak kendi içine katabildiği ne varsa alıp yoluna devam ediyor.
Bu şekilde oluşan okyanusların tabanları zamanla tuzla kaplandı. Milyonlarca yıl önce başlayan bu süreç boyunca toprak denize kedinde ne varsa göndermek de.
Bu nedenle tuz demek, Dünya'da bulunan tüm mineraller ve iz elementlerin toplamı demek. Yani aslında toprağın ekstratı demek.
Bugün okyanus tabanlarında ki tuzları çıkarabilseydik eğer tüm karalar
15 m yükselirdi.
Ancak günümüzde denizlere akan yağmur sularının taşıdıklarının içinde hiç de sağlıklı olmayan tarım ilaçları, şehirlerin ürettiği kimyasal atıklar, kanalizasyon ve daha birçok etken madde bulunmak da.Bu nedenle günümüz deniz tuzlarının beslenme de kullanımı soru işareti taşımaktadır.
Biz 300 milyon yıl öncenin deniz tuzu olan Himalaya Tuzu nasıl oluştu ona bakalım.
Yaklaşık 300 milyon yıl önce Asya kıtasının kıyılarında Güneş ışınlarının gücü ile karalara yakın noktada ki kuruyan denizler, tuz yatakları halinde iken bugün ki Himalaya dağlarını oluşturan depremler ile arada sıkıştılar ve kristalleşerek saflaştılar. Günümüzde beş ülkeye yayılmış olarak bulunan Himalaya dağlarının eteklerinden çıktığı için bu ad ille anılan kristal tuzların % 85-90 kadarı pembe kristallerden oluşurken kalan miktarı Halit adı ile anılan beyaz kristaller oluşturur.
Tüm dünyada Himalaya tuzu denilince akla pembe kristaller gelir. Pembe rengi veren demir elementidir. Bunun yanında lamba yapımında da kullanılan koyu renk pembelerin içinde toprak da bulunur.
Pembe kristallerin suda eritilerek toprak kısmının çökeltilerek kullanımı yaygındır. Buna sole de denmektedir.
Himalaya tuzları sofra tuzu denilen ince, sofrada öğütme denilen granür, salamura olarak daha iri olarak kullanıma sunulmaktadır.Bununla birlikte Halit kristalleri de hiçbir işlem yapılmadan çıkarıldığı haliyle de kullanılabilmektedir.
Gelelim tuzun işlenme biçimine;
Ülkemizde Çankırı, Kırşehir büyük tuz madenlerine sahiptir. Bu tuzlar yoğun kristal yapıya sahip olmasa da oldukça kıymetlidir. Sadece Çankırı bölgesinde toprağın yapısından kaynaklanan yoğun alüminyum madenin bazı damarlarında koyu renk olarak gözükmektedir. Doğal olarak çıkarıldığında rafine tuza iyi ve ekonomik bir alternatiftir. Ancak dinamitle patlatılarak çıkarılan bu tuzların temizlense dahi kimyasal etkenleri üzerinde taşıdığı bir gerçektir.
Buna bir çözüm üretilebilir mi ?
Tuz günümüzde % 97 oranında sanayi için üretilmektedir. Hal böyle olunca da rafine işlemi gerekmektedir. Bu yüksek oranda üretimle akışkan hale gelerek ucuzlayan tuzun sofralarımıza kadar gelişi bu şekilde olmuştur.
Tuzun kristal olması ve kimyasal etkenlerden uzak doğal olarak toplanarak işlenmesi oldukça önemlidir
HİMALAYA TUZU NASIL ÜRETİLİR ?
Himalaya tuzlarını paylaşan ve ticari bir ürün olarak satan tek ülke Pakistan'dır bu nedenle tüm dünyaya satılan tuz buradan ihraç edilir.
Pakistan ekonomisinin geri kalmışlığı hem avantaj hem de dezavantajdır. Avantaj insan gücü ile çalışma yapılmakta bu nedenle doğallık korunabilmektedir.
Dezavantaj ise elektrik kesintileri, doğal afetler gibi nedenlerle sık sık üretime ara verilmektedir.
Biz bu konuyla ilgili bir standart yakalayabilmek için Pakistan'da bir üretim tesisi kurduk. Elektrik kesintileri için jeneratörler ile çözüm bulduk. Birçok tuz madeninden toplanan tuzlar kısa sürede bir araya getirilmek de , kırılmakta, elenmekte ve ardından da teker teker elle ayıklanarak paketlenmektedir.
Bir başka önemli soru rafine edilmiş Himalaya Tuzu var mıdır ?
Elbette rafine edilmiş adı himalaya tuzu''muş' gibi satılan tuzlar var. Neden bu şekilde ifade ettik. Rafine işlemi yapılmış bir tuzun nereden geldiğinin bir önemi yoktur.
Rafine işlemi ile tuza ne yapılır ?
Alüminyum hidroksit ile yıkanır ( kostik diye bilinen kimyasal ) ve beyazlatılır. Bu işlemden sonra potasyum iyodat eklenir ( iyot ilavesi )
Tüm mineral ve elementler silinmiş geriye sadece Sodyum ve Klor kalmıştır.
Sıra alüminyum silikat denilen ve bir tür teflonlama ile tuzun nem tutmasını engelleyen maddeyi eklemeye gelir ki en fenası da budur. Tuz su tutamadığı için hücre içine de su taşıyamaz hale gelmiştir.
RAFİNE TUZ DA SODYUM KLORÜR, HİMALAYA TUZUNUN DA BÜYÜK BİR KISMI SODYUM KLORÜR ARADA NE FARK VAR ?
Anne sütü, yeni sağılmış inek ile UHT tekniği veya pastörize edilmiş süt arasında besin değeri olarak bir fark yoktur. Ancak mineral değeri ve yapı açısından farklar bulunur. Faydasal olarak salt besin değerlerini kriter olarak alırsak, paketlenmiş gıdalarla beslenmek yeterlidir sonucu çıkar ki bu sonuç bizi sağlıklı bir hayata götürmez. İşte yukarıda ki örnek belirtildiği kadar net bir fark vardır. Biz anlayamasak dahi bedenin işleyişi açısından bu fark önemlidir.
Doğal tuz tüketmek neden önemli ?
Vücudumuzun ana maddesi tuzlu sudur. Gün boyu kaybettiğimiz su ve tuzu yerine koymak üzere hareket ediyoruz. En kıymetli varlığımız bedenimizdir. Bu nedenle eksilenin yerine koyduğumuz en kıymetli olmalıdır. En kıymetli tuz Himalaya tuzlarıdır. En kıymetli su canlı ve alkali sudur.a...................maranki
Gerçek Himalaya Tuzu nedir? gibi sorulara bu bölümde cevap bulabilirsiniz.
Dünyanın oluşumundan günümüze kadar devam eden süreçte yağan yağmurlar indikleri noktada tüm karalara, üzerinde bulunan canlılara ve bizim cansız zannettiklerimize ( doğal taşlara, toprağa vb... ) çarparak kendi içine katabildiği ne varsa alıp yoluna devam ediyor.
Bu şekilde oluşan okyanusların tabanları zamanla tuzla kaplandı. Milyonlarca yıl önce başlayan bu süreç boyunca toprak denize kedinde ne varsa göndermek de.
Bu nedenle tuz demek, Dünya'da bulunan tüm mineraller ve iz elementlerin toplamı demek. Yani aslında toprağın ekstratı demek.
Bugün okyanus tabanlarında ki tuzları çıkarabilseydik eğer tüm karalar
15 m yükselirdi.
Ancak günümüzde denizlere akan yağmur sularının taşıdıklarının içinde hiç de sağlıklı olmayan tarım ilaçları, şehirlerin ürettiği kimyasal atıklar, kanalizasyon ve daha birçok etken madde bulunmak da.Bu nedenle günümüz deniz tuzlarının beslenme de kullanımı soru işareti taşımaktadır.
Biz 300 milyon yıl öncenin deniz tuzu olan Himalaya Tuzu nasıl oluştu ona bakalım.
Yaklaşık 300 milyon yıl önce Asya kıtasının kıyılarında Güneş ışınlarının gücü ile karalara yakın noktada ki kuruyan denizler, tuz yatakları halinde iken bugün ki Himalaya dağlarını oluşturan depremler ile arada sıkıştılar ve kristalleşerek saflaştılar. Günümüzde beş ülkeye yayılmış olarak bulunan Himalaya dağlarının eteklerinden çıktığı için bu ad ille anılan kristal tuzların % 85-90 kadarı pembe kristallerden oluşurken kalan miktarı Halit adı ile anılan beyaz kristaller oluşturur.
Tüm dünyada Himalaya tuzu denilince akla pembe kristaller gelir. Pembe rengi veren demir elementidir. Bunun yanında lamba yapımında da kullanılan koyu renk pembelerin içinde toprak da bulunur.
Pembe kristallerin suda eritilerek toprak kısmının çökeltilerek kullanımı yaygındır. Buna sole de denmektedir.
Himalaya tuzları sofra tuzu denilen ince, sofrada öğütme denilen granür, salamura olarak daha iri olarak kullanıma sunulmaktadır.Bununla birlikte Halit kristalleri de hiçbir işlem yapılmadan çıkarıldığı haliyle de kullanılabilmektedir.
Gelelim tuzun işlenme biçimine;
Ülkemizde Çankırı, Kırşehir büyük tuz madenlerine sahiptir. Bu tuzlar yoğun kristal yapıya sahip olmasa da oldukça kıymetlidir. Sadece Çankırı bölgesinde toprağın yapısından kaynaklanan yoğun alüminyum madenin bazı damarlarında koyu renk olarak gözükmektedir. Doğal olarak çıkarıldığında rafine tuza iyi ve ekonomik bir alternatiftir. Ancak dinamitle patlatılarak çıkarılan bu tuzların temizlense dahi kimyasal etkenleri üzerinde taşıdığı bir gerçektir.
Buna bir çözüm üretilebilir mi ?
Tuz günümüzde % 97 oranında sanayi için üretilmektedir. Hal böyle olunca da rafine işlemi gerekmektedir. Bu yüksek oranda üretimle akışkan hale gelerek ucuzlayan tuzun sofralarımıza kadar gelişi bu şekilde olmuştur.
Tuzun kristal olması ve kimyasal etkenlerden uzak doğal olarak toplanarak işlenmesi oldukça önemlidir
HİMALAYA TUZU NASIL ÜRETİLİR ?
Himalaya tuzlarını paylaşan ve ticari bir ürün olarak satan tek ülke Pakistan'dır bu nedenle tüm dünyaya satılan tuz buradan ihraç edilir.
Pakistan ekonomisinin geri kalmışlığı hem avantaj hem de dezavantajdır. Avantaj insan gücü ile çalışma yapılmakta bu nedenle doğallık korunabilmektedir.
Dezavantaj ise elektrik kesintileri, doğal afetler gibi nedenlerle sık sık üretime ara verilmektedir.
Biz bu konuyla ilgili bir standart yakalayabilmek için Pakistan'da bir üretim tesisi kurduk. Elektrik kesintileri için jeneratörler ile çözüm bulduk. Birçok tuz madeninden toplanan tuzlar kısa sürede bir araya getirilmek de , kırılmakta, elenmekte ve ardından da teker teker elle ayıklanarak paketlenmektedir.
Bir başka önemli soru rafine edilmiş Himalaya Tuzu var mıdır ?
Elbette rafine edilmiş adı himalaya tuzu''muş' gibi satılan tuzlar var. Neden bu şekilde ifade ettik. Rafine işlemi yapılmış bir tuzun nereden geldiğinin bir önemi yoktur.
Rafine işlemi ile tuza ne yapılır ?
Alüminyum hidroksit ile yıkanır ( kostik diye bilinen kimyasal ) ve beyazlatılır. Bu işlemden sonra potasyum iyodat eklenir ( iyot ilavesi )
Tüm mineral ve elementler silinmiş geriye sadece Sodyum ve Klor kalmıştır.
Sıra alüminyum silikat denilen ve bir tür teflonlama ile tuzun nem tutmasını engelleyen maddeyi eklemeye gelir ki en fenası da budur. Tuz su tutamadığı için hücre içine de su taşıyamaz hale gelmiştir.
RAFİNE TUZ DA SODYUM KLORÜR, HİMALAYA TUZUNUN DA BÜYÜK BİR KISMI SODYUM KLORÜR ARADA NE FARK VAR ?
Anne sütü, yeni sağılmış inek ile UHT tekniği veya pastörize edilmiş süt arasında besin değeri olarak bir fark yoktur. Ancak mineral değeri ve yapı açısından farklar bulunur. Faydasal olarak salt besin değerlerini kriter olarak alırsak, paketlenmiş gıdalarla beslenmek yeterlidir sonucu çıkar ki bu sonuç bizi sağlıklı bir hayata götürmez. İşte yukarıda ki örnek belirtildiği kadar net bir fark vardır. Biz anlayamasak dahi bedenin işleyişi açısından bu fark önemlidir.
Doğal tuz tüketmek neden önemli ?
Vücudumuzun ana maddesi tuzlu sudur. Gün boyu kaybettiğimiz su ve tuzu yerine koymak üzere hareket ediyoruz. En kıymetli varlığımız bedenimizdir. Bu nedenle eksilenin yerine koyduğumuz en kıymetli olmalıdır. En kıymetli tuz Himalaya tuzlarıdır. En kıymetli su canlı ve alkali sudur.a...................maranki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder