![@[0:2:Kısmet etmişse MEVLA;
El getirir, yel getirir, sel getirir…
Kısmet etmemişse MEVLA;
El götürür, yel götürür, sel götürür…]
@[0:2:Mevlânâ]](https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/s480x480/315717_391113847635383_685947068_n.jpg)
“Kuvvet elinizdeyse herkesi titretmek marifet değildir, hatta gönülleri kazanmak bile büyük beceri sayılmaz. Kendisine itaat edilen bir gerizekâlı da herhangi biri gibi suçlara ceza verebilir; ama gerçek devlet adamı suçları işlenmeden önlemeyi bilir; saygıya dayalı buyurma gücü eylemlerden çok iradeler üzerinde etkilidir.”
************
Atatürk ve İhtiyar
Atatürk, Florya’dan Çekmece’ye doğru bir yaya yürüyüşünde, bir ağaç altında dinlenen ihtiyara rastladı. Adam hürmetle ayağa kalktı ve Atatürk’ü selamladı. Atatürk sordu:
-“Beni tanır mısın?”
-“Tanımaz olur muyum? Evimde resmin bile var.”
Atatürk memnun olmuştu. Konuşmaya başladılar. İhtiyar:
-“Bir işine aklım ermedi” dedi. “Cumhuriyetçiliği, inkılâpçılığı, milliyetçiliği, halkçılığı, hatta devletçiliği anlıyorum, şu laikliği pek kavrayamadım. Neden her şeyi birden bozdun?” Atatürk:
-“Bunu sana bir hikâyeyle anlatayım. Amr-ibnil-As, Mısır’ı fethettiği zaman, halife Ömer’e bir mektup yazmış; ‘burada birçok kütüphaneler, içlerinde de bir sürü kitaplar var. Bunları yakayım mı, yoksa bırakayım mı?” Ömer cevap vermiş; ‘Kitapları tetkik et, eğer faydasız şeylerse, yak. Yok, eğer faydalı şeylerse, yine yak. Çünkü halk, o kitapları okudukça, onlara uymaktan vazgeçmeyecekler, eskiyi unutmayacaklar ve bize -yani yeniye ve yeniliğe- daima düşman olacaklardır!”
Hikâyeyi anlatan Atatürk, ihtiyara sordu:
-“Şimdi sana laikliğin ne olduğunu anlatayım mı?”
İhtiyar, derin bir sezgi ve sağduyu ile cevap verdi:
-“İstemez Paşam, hepsini anladım!”1
1 Hilmi Yücebaş, Atatürk’ten Nükteler, Fıkralar ve Hatıralar, 2. Baskı, Kültür Kitabevi, İstanbul 1973. s. 60
Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009
Jean-Jacques Rousseau
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder