23 Ağustos 2010 Pazartesi

ŞİİR
















Ayrılık Gelmeden Git Sen...kimsesiz bir gökyüzünelâl bir dilin tüm sesiyle haykırması kadar sağır,karanlık sularda,bir âmânın gözlerini araması kadar kör;yani anlamsızlığa yeni anlamlar yükler gibiyalnızca yalnızlığa anlatıyorum kendimi…çıkmaza düşmüş şiirlerin koynundabir uzun yol oluyor kalemden süzülen her harfher hece aklımın kabristanlarında yankılanansahipsiz bir ölüm çığlığı,masumiyeti sesimde eskiyen…ve dudaklarımın ucunda bitmek bilmeyen acılı tiryakiliklerve sonrasızlığın deminde keder dökülüyor kağıtlarahâsılı aşk; ölü doğmuş bir çocuk şimdiyüreğimin sevda çukurlarında…hadi yâr kendini al gecelerimdenal ve git!zaten bir uzak düştü benimki;ertelenmiş zamanlarda resmedilirken mavinin imkansızlığı,şiirler nice sevdaya küs bakış hüküm giymişken,ezbersiz acılar eşliğinde gözlerinde tükenmekve ölebilmek kirpiklerinin iz düşümündehani meçhul bir izbede seninle el ele…!oysa mutluluğu çoktan rehin bıraktım benbilmem hangi şehrin emanetçisindeve senden habersiz,adından acılar türetiyorum şimdilerde…dilimin ucuna geliyorsun bir zamanyaşamak soruyorsun!yaşamak; kör bir sancıdır sol yanımda,dönüşsüz bir türkünün kambur sesinde yitip giden…!ve dinledikçe kendimi,kâbus olup büyür geceler karanlığın uğultulu yollarında…ben kaçmak isterken her şeydengözlerin adına kendime sefer üstüne sefer eylerim.sana çok benzeyen bir şehir olur geçtiğim her yerher yer öylece uzar gider içinde gözleriminve bizden çok uzaktamevsim çömezi bir haziransonbahara uyanır şehr-i İstanbul,gözlerinde bir mavi yangınve saçlarından dökülür martılarÜsküdar’da pasaklı bir deniz kızınınsâhi martılar diyordu bir şair:“martılar ki sokak çocuklarıdır denizin”yani öylesi kimsesiz ve unutulmuşyani morarmış kanatlarında münzevi bir hayat taşıyansonrası geç kalmış yaşanmışlıklardabulutsuzluğa prangalı bir çift yağmur damlası,yağmasın diye kulelerde saklanan..!işte böyle “can” dediğim:yetim çocuklar hüznündekâhır yüklü gölgemeçokça sahiplik etmişken bedenim,yorgunluğun kıyısındahüzün olup işlenmişim ömür gergefine…çapulcu dillerin nazarındasevdaya zûl libaslar giyinen,uğursuzluk alâmeti koca bir hiç’miş adım…ötesi yok!gurbet yokuşu ağlamalar pazarındaiki damla gözyaşıymış bedelimve soyunup benliğimdenelem üstüne elem giyinmişsana pervane yüreğimgözlerimde gözlerini ateş bilip yanmışım öylecehiç ses etmemişimmeğer ne çok kedermişgözlerinin içinde tutuklu kalmak..!lâkin sevmişim işteher şeyden ve herkesten ötesadece sevmişim seni…ama sen kendini sök düşlerimdensök ve git şimdi!yolların koynundabaşımı yaslayıp ölümün yamacınabunca acıyla yoldaş olmuşken bensen kaç benim kalabalığımdanve bir intiharın şafağındasesini sil şiirlerimdenolmasın dönüşü gittiğin yolunkalemi kırılmış gelişlerin hükmündesonsuz bir gidişleunutmalara aç yüreğini,yüreğini toparla yüreğimdencellat bayramı asılışlardanasırlı urganlar kuşanmış şiirlerde seyreyle yüzümüve zamana not düşsün akreple yelkovanyüzün kalbimin ortasındayalnızlık yazgısı yemin olsunki belki arınıp mezar kalabalıklardanben yine ben olurum…!yağmurlu bir gökyüzü akşamıhani olur ya!düş yorgunu bir martı gelir de hatırlatırsa beni“ziyan ömürler kucağındakendine has ölümler büyütenbir deli çocuktu” dersin…hadi git şimdigit ki gözlerine “ayrılık” değmesin...kahraman TAZEOĞLU

Hiç yorum yok: