Kırın Beyninizdeki Kapalı Düşünce Kapılarını
Beyninizdeki kapalı kapıları, kırın da dengeli kırın. Kırılmayacak kapıları kırıp da dengenizi kaybetmeyin sonra.
Düşünün özgürce, bugününüzü ve yarınınızı. Kendinizi hapsetmeyin bir karış düşünce dünyasına. Düşünen insanlar; iyiyi ve kötüyü fark eder. Yanlışınızda uyanmazsanız; uyandığınız da ağlamaya, sızlanmaya hakkınız olmaz.
Bizler insanız; doğar, büyür ve ölürüz. Bazen ot gibi gelir, harcanır gideriz. Bazen de arı gibi çalışır üretiriz. Haksızlıkta hakkımızı ararız.
Düşünün özgürce, bugününüzü ve yarınınızı. Kendinizi hapsetmeyin bir karış düşünce dünyasına. Düşünen insanlar; iyiyi ve kötüyü fark eder. Yanlışınızda uyanmazsanız; uyandığınız da ağlamaya, sızlanmaya hakkınız olmaz.
Bizler insanız; doğar, büyür ve ölürüz. Bazen ot gibi gelir, harcanır gideriz. Bazen de arı gibi çalışır üretiriz. Haksızlıkta hakkımızı ararız.
Kimimiz düşünme yoksunuyuz. Önümüzü göremeyiz. Biri elimizden tutsa da bizi götürse karşıya deriz. Elimizi tutana dört elle sarılırız. Elimizi tutanın iyi niyetli mi, kötü niyetli mi olduğunu düşünmeden yürürüz. Bazen yürürken bir çukura atıverirler. Çırpınır dururuz; “kurtarın, çıkarın buradan”, diye.
Hayat aslında bir oyundur. Herkes kendi oyununu oynar. Bazen başrol oynar, kendi oyununda. Bazen de başrolü başkalarına verir, peşinde dolaşır, mutluluk çıkarmaya çalışarak. İşte hayat budur.
Biz insanız. Neden düşünmekten korkarız? Neden başkalarına bağımlı düşünmekten kurtulamayız? Senin düşüncen var, onun düşüncesi var da neden benim düşüncem yok. Bunu sorgulamıyoruz beynimizde. Çünkü çoğumuz, kapatmışız başkalarına; düşünce kapılarını beynimizde. Sonra da ne oldu diye, artçı şoklar yaşıyoruz hayatta.
Her ekonomik sıkıntıda sığınacak bir liman ararız. Bir liman gördüğümüzde dost sanır yanlarına gideriz. Onlarsa bize iş vereceğine, akıl gösterir çoğu zaman; kendi akıllarına bakmadan. “İş var mı? ”, deriz. “Sen getir, biz verelim” der, başından gönderir seni. Sen, yine çıkarsın elleri boş ceplerinde dışarıya. Kötü gününde sırtını dönen insanları iyi niyetle düşünmeye çalışırsın. Ama o, senin iyiliğini düşünerek mi, yoksa başından savmak için mi konuşur bilemezsin çoğu zaman.
Hayat derslerle doludur. Bizler, hayat içinde dersler alarak pişiyoruz. Mevlana’nın bir sözü ne kadar doğrudur bu konuda; “ Hamdım. Piştim. Yandım.”
Kendi adıma söylüyorum; bu yıl yanmaya başladım; hem de beynimin kapalı düşünme kapılarını kırarak, yakarak…
Bütün gerçek düşünceler çıplaktır. Giydirirseniz, süslerseniz değişik şekle sokarak; sonra bulamazsınız düşünseniz de aslı nasıldır. Sisli düşüncelerse kalleş olur. Arı, temiz sular gibi düşünüp, almalıyız hakkımız olanı. Herkes hak ettiğini alırmış. Ben de demek ki yaşadıklarımı hak ediyorum. Ama yine de haksızlığa uğradığımda “sen bunu hak etmiyorsun”,diye sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Düşünme kimyam değişiyor, her yanlış gördüklerim karşısında.
Her kırılan kapalı düşünme kapıları ardından, kendimi huzurlu hissediyorum. Çünkü madden olmasa da manen ayaktayım. Düşünme hakkımı kimseye ipotek ettirmedim, ettirmeyeceğim de. Yaşama dayanağımdır, hayat bağımdır; düşünme gücüm. Sizin de öyledir kuşkusuz.
Bugün kırdım, yıllarca kendimi hapsettiğim düşüncelerden.
Kimseyi kırmadım, kendimi kırdığım kadar. Kimseyi üzmedim kendimi üzdüğüm kadar. Bugün yeni bir gün çizdim hayat merdiveni yolunda.
Kalpleri kırmadan, yürekleri ezmeden; kıralım beynimizdeki kapalı kapıları. Kıralım kendimizi bağladığımız zincirleri. Daha güzel bir hayat için umutla bakalım yarına. Yarın bizim, bizim olsun hiç olmazsa bugün düşüncelerimizde…CENGİZ ÇETİK
********
Hayat , kısır döngülerin çevresinde gezen bir yoldur. İki yüzlülüğün, çifte standardın kol gezdiği bir yerde yaşamak veya bir terazi kefesinde yaşamak gibidir. Bulunduğun kefede dengeyi bulmak zordur. Kefen yukarıda kalırsa , aşağıdaki kefede kalan seni göremez. Fark edemez . Ama kefeler dengede olursa , birbirini görür. Toplum içinde yaşamak da bunun gibidir. Hem kolay, hem de zordur.
İçsel döngüler, çatışmalar içinde bazen çelişkilere düşebilirsin. Asla nereye gittiğini anlamadan, önünü görmeden dalma. Dalarsan da iyi düşün .Daldığın bir bataklık olursa ;oradan zor kurtulursun. Bazen küçük masum oyunlarla başlar,büyük yalanlar. Bazen küçük sözcüklerle hayatın karışır. Büyüdükçe ,masumlukları kaybolup bir canavara dönüşebilir. Bazen de örümceğin ağları gibi seni sarar. Ve sen onun esiri olursun. Yaşam terazisi; bazen seni yukarı taşır,bazen de aşağı indirir. İnişli çıkışlı bir çizgi üzerinde yaşarız. Veya yaşam ipliğinin bir ucunda doğar, diğer ucunda ölürüz. Başlangıçla bitiş arasında uzunluk ve kısalık yaşam filmimizi gösterir . Acılarla, tatlılarla, sevinçlerle, üzüntülerle, kıskançlıklarla, hırslarla, başarı ve başarısızlıklarla dolu bir ömür...
Vatan sevgisi, aile sevgisi, meslek sevgisi vb. Birçok sevgi hayatımıza yön verir. Terazi acımasızdır. Hata kabul etmez ve affetmezdir. Yapılan hata bazen dönülmez bir uçuruma veya bataklığa götürür. Bu sizin elinizdedir. Hayat adaletli, İnsanlarsa adaletsiz bakarlar çevresine. Zengine başka , yoksula başka bakar . Ve yargılar. Ünlülerin hayatlarındaki yanlışlıklara hoşgörülü davranır. Ama benzer davranışlar çevresinde olursa acımasızca yerin dibine gönderir. Örneğin çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmesine hoşgörülü olur. Çevresinden biri oldu mu karalar, dışlar .
Zenginin ayıbı parayla örtülüyor. Fakirin ayıbı meydanda geziyor. Televizyonda gösterilen her şey normal, aynı davranış yakının da olursa azrail oluveriyorsun. İşte bu dünyanın çifte yüzlülüğü her yerde var. Sen ne dersen de; yaşam terazisi bazılarına ballı, bazılarına zehir geliyor.
Bir de akıl denge terazimiz var ki sormayın gitsin . Çok hassas bir terazi ; ince bir çizgide yürümek gibi birşey . Akıl denge terazimiz , bizim hayata bakış açımızı belirler. Öyle hassas ki karşımızdakileri sorgular ,kendimizi sorgular, hatta ilgisiz kişileri bile yeri gelir sorgular. Bazı insanlar vardır çok hassas olur; en ufak bir olaydan etkilenir, kin tutabilir. Bazı insanlar vardır ;alakasız ve sorumsuzdur hayata karşı. Bazıları vardır ;hırs ve makam uğruna hak yemekten kendini alamaz. Bazı insanlar vardır; geçim şartları ağır geldikçe bunalır. Bunaldıkça saldırganlaşır, uzaklaşır toplumdan. En yakın ve sevdikleri gözüne iyi gözükmemeye başlar. Öyle an gelir ki ölümü ,öldürmeyi göze alır. İşte o zaman tehlikeli olur ve toplumda cinnet geçirme olayına neden olabilir. İşte yaşarken bu akıl dengemizi kaybetmeyelim. Bir kaybedersek ,bu işin sonu nereye varır? Siz düşünün artık. Yaşam ve akıl dengenize mukayet olun, kaybetmeyin. Yoksa kaybedilenler parayla bile bulunmaz sonra.
Yaşamınız ballı, cebiniz pardon kefeniz dolu, kalbiniz sevgi, yüreğiniz onurlu, teraziniz doğru olsun. Uğurlar olsun , yolunu şaşırmayanlar.
CENGİZ ÇETİK
*********
https://www.ulusalpost.com/imamoglu-yine-kazandi-simdi-tutuklanacak-mi-2539v.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder