25 Nisan 2015 Cumartesi

güzel şeyler

" BİR PİRİNÇ TANESİ"
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor.... Çocukluk işte

'aman babaanne' dedim. 'Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?'
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu.
'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun?'
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.

İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.
On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde 'İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.

İsviçre'de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.
Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi olsa kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.

Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.

Dediklerini yapar en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.
Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .

Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Bunda parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır...


**************************
MUZLU RULO PASTA (istek üzerine)
Malzemeler:
4 yemek kaşığı toz şeker
4 yumurta (sarılar ve beyazlar ayrı kaplarda)
4 yemek kaşığı un...

1 paket kabartma tozu
krema malzemeleri:
1 litre süt
3 yemek kaşığı un
4,5 yemek kaşığı toz şeker
2 yumurta
kakaolu isterseniz; 1-2 kaşık kakao
1,5-2 muz
hindistan cevizi
isterseniz dövülmüş ceviz

Yapılışı:
kekin hazırlanması:4 yemek kaşığı toz şeker ile 4 yumurtanın sarısını mikserle çırpın. ayrı bir kapta 4 yemek kaşığı un ile 1 paket kabartma tozunu karıştırın. bir başka kapta 4 yumurtanın beyazını köpükler oluşana kadar çırpın. yumurta beyazlarını şekerli yumurta sarılarına yavaş yavaş ilave edin. unu da azar azar ekleyerek yavaşça çırpın. karışımı yağlı kağıt serilmiş bir tepsiye yayın. (karışım çok azmış gibi gelebilir ama merak etmeyin bir yemek kaşığı yardımıyla yağlı kağıdın tamamına karışımı yayın.) önceden ısıtılmış 170C fırında kekin üzeri kızarana kadar pişirin. (bu işlem kısa sürede olduğu için keki bırakıp gitmeyin.) kek pişince fırından çıkarıp hala sıcakken yağlı kağıt yardımıyla gevşek bir rulo yapın ve sardığınız yağlı kağıdın üzerine ıslak bir mutfak bezi yayarak keki dinlendirin. (çok sıkı sararsanız kek yırtılır)

kremanın hazırlanması:3 yemek kaşığı unu, 4,5 yemek kaşığı toz şekeri, 2 yumurtayı ve kullanıyorsanız 1-2 kaşık kakaoyu küçük boy tencerede karıştırın. soğuk sütü üzerine yavaş yavaş ekleyin. devamlı karıştırarak kaynayana kadar pişirin. oda sıcaklığında ara sıra karıştırarak hafif ılınmasını sağlayın. (çok soğuk olmasın) ılınınca ruloyu açın. üzerine bolca kremadan sürün. (yaklaşık üçte ikisini içine sürmelisiniz)kekin genişliğine göre ortaya 1,5 veya 2 muzu uzunlamasına koyun ve keki iki defada rulo haline getirin. (krema yanlardan taşacak, kaşıkla alıp üzerine sürün) rulonun etrafına kremadan sürün.üzerine isteğe göre dövülmüş ceviz yada antep fistigi ve hindistan cevizi serperek buz dolabinda dondurun servise almadan once..Afiyet olsun…


****************************************
Zenginlik;
Merdivenleri yardımsız çıkabilmektir.
Pencereden bakıp, yoldan geçenleri görebilmektir.
Her akşam kendi kapını kapatabilmektir....

küçük ve büyük tuvaletini rahat bir şekilde yapabilmektir
Saçının okşanmasıdır.

Ağlayabilmektir.
Gülebilmektir.
Özleyebilmektir.
Özleyecek birisinin olmasıdır.

Güneşin sıcaklığını hissedebilmektir
Yağmurda ıslanabilmektir.

Evde bir ses olmasıdır.
Sevinebilmektir.
Yürüyebilmektir.

Derin bir nefes alabilmektir.
Aranabilmektir.
Telefonunun çalmasıdır.

Kolundaki saatin geleceği göstermesidir.
Bir sonraki hafta için plan yapabilmektir.

Güzel günleri bekleyebilmektir.
Bazen bir tabak makarnadır.
Yerken bunun tadına varabilmektir.
Bazen iki tane domates ve bir taze ekmektir.

Kendine inanabilmektir.
Özgüvendir.

Espri yapabilecek ruh haline sahip olabilmektir.
Zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin her şeydir.
Fakirlikse ;
Bir kez tanıyıp,
Sonra yokluğunu öğrenmektir.

Hiç yorum yok: