14 Temmuz 2014 Pazartesi

ŞAİRİN ROMANI: Sol hülyaları olan bir yazarın ütopyası

ŞAİRİN ROMANI: Sol hülyaları olan bir yazarın ütopyası 

Siz dilin imkanlarının hangilerini kullanmaktan kaçınırsınız?
Kara yalan. Kara çalma. İftira. Sadece yanlış sözcüklerle değil, kötü niyetle, kötü zihinle de dili kirletirsiniz. Şair olarak kendinize yoldaş seçtiğiniz sözcüklere iyi bakmalısınız. Onları karanlık hırslarınıza feda ederseniz, tertemiz şiirler yazamazsınız. 30′lu yaşlarımın başındayken, “Ben sanat dininin keşişlerindenim” demiştim. Aradan bunca yıl geçti, içim rahat, bu sözü pekiştiren bir yaşam sürdüm. Başkalarını yaralamak, küçük düşürmek, alay etmek, yerin dibine batırmak, kelimelerle öldürmek için yazmıyorum örneğin. Hayat biraz da neye göz koyduğunla, ne olmak istediğinle alakalı… Sen kendini nasıl biri olarak seviyorsun? Temel sorulardan biri de bu. İnsanların iyi yanlarını korumakta zorlandığı, zalim ve adaletsiz bir çağda yaşıyoruz. Gittikçe daha karanlık hale geliyor dünya. Ben şanslıydım, dünyanın bütün sertliğine, yalçın kayalarına, rüzgarlarına, fırtınalarına rağmen, hülyaların tasavvurların, temel insani değerlerin hala temiz kaldığı bir dönemde serpilip kişiliğimi buldum çünkü.

Bir tür olarak fantastik romandan ne şekilde etkilendiniz?
Batının fantastik roman geleneğindekine benzer anlayışla bir gezegen kurdum, başka bir alemi anlattım. Ama o romanlarda krallar, kraliçeler, prensler, cengaverler olur. Gelecekte de geçse demokrasinin gerisindeki bir düzenden söz eder gibidirler. Günün birinde yeniden imparatorluklara, krallıklara döneceğimiz ima edilir sanki. O romanlar gizli gizli hep bu hülyaları besler okurun zihninde. Benim kitabımsa, sol hülyaları ve sol değerleri olan bir yazarın ütopyası. Krallık, imparatorluk gibi kurum ve kavramları önemseyen, kutsayan bir toplum tasarlamadım. Tam aksi, tüm bunları silgiyle sildim adeta. Bu anlamda batının birçok fantastik romanından başka bir yerde konumlanıyor. Şairin Romanı’nı, fantastik roman, ütopya gibi adlandırmak da güç. Bu coğrafyanın toprağını içmiş bir kalemle yazıyorum, Firdevsi’nin Şehname’sini, Sadi’nin Bostan’ını, Mevlana’yı, Konfüçyüs’ü okumuş birinin kitabı o.

Hiç yorum yok: