16 Nisan 2014 Çarşamba

SÖZZÜN ÖZÜ

Konfüçyüs, Hükümdar'ın isteği üzerine bir süre için şehrin yönetiminde
olmayı kabul etti.

Konfüçyüs, Hükümdar'ın isteği üzerine bir süre için şehrin yönetiminde
olmayı kabul etti.

Yedi gün izledi. Yedinci gün yüksek memur Şao-Çeng'i idam ettirdi,
cesedin üç gün açıkta kalmasını emretti. Öğrencileri çok şaşırdılar,
yanına gittiler, sordular :

"Şao-Çeng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. Şimdi şehrin yönetimini aldıktan sonra ilk işiniz onu astırmak oldu. Bu yaptığınız doğru mudur. Bildiğimiz kadarıyla bu adam haydutluk, hırsızlık yapmamıştı..."

Konfüçyüs "yaptığımın nedenlerini size anlatayım" dedi ve anlattı :

"Dünyada beş ağır suç vardır. Haydutluk ve hırsızlık bunların arasında değildir, daha sonra gelirler.

Bu beş suç şunlardır :

Birincisi uyumsuz ve asi bir tabiatla birlikte gözüpeklik;

İkincisi aşağı bir hayat tarzıyla birlikte inatçılık;

Üçüncüsü çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık;

Dördüncüsü herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmakla birlikte
herkesle dost geçinmek;

Beşincisi hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı
haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek.

Şao-Çeng'de bunların beşi de vardı. Nereye gitse taraftar topluyor,
hizipler yaratabiliyordu; aldatıcı fikirlerini parlak konuşmaların
arkasına gizleyebiliyordu; zulmüyle adaleti tersine çevirebiliyordu.
Aşağılıklar birleştiği zaman ortaya çok güçlü bir kötülük çıkar. Ben de
şehir halkı için tasalanmak yerine bu adamı idam ettirmeyi tercih
ettim." 

********
 SOKRATES 
Babası çocuğuna bir torba çivi verir ve ona, sabrını her kaybettiğinde, kapağın arkasına bir çivi çakmasını söyler. Birinci gün çocuk 37 çivi çakar.
Haftalar ilerledikçe çocuk kendini kontrol etmeyi öğrenir ve daha az çivi çakmaya başlar. Daha sonra, kendini kontrol etmesinin gidip kapağa çivi çakmaktan daha kolay olduğunun farkına varır. Hiç çivi çakmadığı ilk günün sonunda durumu babasına bildirir. Bu defa baba, oğluna kendini kontrol ettigi her günün sonunda çivi sökmesini söyler. Günler geçer ve en son çivi söküldüğünde çocuk yine babasına haber verir.Babası çocuğu elinden tutar ve kapağın yanına götürür ve şöyle der: "Bak oğlum çok çalıştın, fakat kapağın üzerindeki tüm deliklere bir bak. Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaklar. Her sabırsızlığında karşındakilerde böyle yaralar oluşur. Ne kadar özür dilersen dile o yara daima orada duracaktır. Sözlü bir saldırı da en az fiziksel saldırı kadar yaralayıcıdır. Arkadaşlar, mutluluktur, bizi güldürürler, başarı için cesaretlendirirler, bize dikkatli bir kulak sunarlar ve her zaman kalplerini bizlere açmaya hazırdırlar." İnsanların kalplerini kırmak, onarmaktan çok daha kolaydır ve lütfen unutmayınız ki, kırılan kalplerin onarıldıklarında hiç bir zaman eski hallerini alıp, kalbi kıran insana karşı aynı güzel duyguları beslemeleri çok çok zordur. Lütfen üzgün, sinirli veya keyifsiz hatta başka bir olay için canınız sıkılıyorsa, karşınızdaki insanları dinlemeden bütün sinirinizi o insandan çıkartmayın. Bir düşünün ki çevremizdeki insanlar belli bir yaş grubunda ve belli bir kültürden gelen insanlar ki, davranışlarınızın aynen size geri geleceğini hiç bir zaman unutmayın.
Şu söz sizlere ne demek istediğimi kısa ve öz bir şekilde anlatacaktır
'SİZE NASIL DAVRANILMASINI İSTİYORSANIZ, SİZDE KARŞINIZDAKİNE ÖYLE DAVRANIN' VE 'HİÇ BİR ZAMAN KARŞINIZDAKİ İNSANLARI İSTEDİKLERİ KADAR SUÇLU OLSALARDA BAŞKALARININ ÖNÜNDE YARGILAMAYIN Kİ SİZE OLAN SAYGILARI KAT KAT ARTSIN'
HERKESE DAHA SEVGİ VE SAYGI DOLU GÜNLER DİLERİM.
LÜTFEN BİRBİRİNİZİ SEVİN VE SAYIN Kİ DAHA MUTLU VE BAŞARILI VE VERİMLİ BİR HAYAT YAŞAYABİLİN... 
*******
ESKİ  TAPINAK  YAZILARI 
 
Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık-seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, Dünya’da herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başkalarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen: hayattaki dayanağın o'dur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki; başarıların, bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış ol

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi, ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabildiklerini engellemesine izin verme. Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyorlardı. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlaka gülümse. Sabırlı, şevkatli, bağışlayıcı ol. Eninde sonunda bütün servetin senin. Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.

Xsentius, M.Ö. IX.yy.

Hiç yorum yok: