1 Aralık 2012 Cumartesi

dikkat OKUMADAN GEÇMEYİN

  • DİKKAT:
    ) Sakın ama sakın okumadan silmeyin. Bu konuda yazılmış en makul en
    ) güzel uyarıcı yazı
    ) Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir.
    ) 1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, yani
    ) sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu
    ) bulmuştur. Bu, o kadar önemli bir buluştur ki,
    ) Otto Warburg'a Nobel Ödülü kazandırmıştır.
    ) Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun
    ) normal hücrelerinin oksijenli solunumunun,
    ) oksijensiz -anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.
    ) Warburg'un buluşu bize başka neleri anlatmaktadır?
    ) Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde
    ) metabolize olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar;
    ) kanser hücreleri oksijenden kaçınır. Hiperbarik oksijen terapisi
    ) alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir
    ) yöntemdir.
    ) Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma
    ) (fermantasyon) süreciyle metabolize olduğudur.
    ) Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha büyüktür.
    ) Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya şu tablo çıkıyor:
    ) Vücut, kanseri beslemeye çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde
    ) çalışır.
    ) Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan kendisini
    ) beslemesini talep etmektedir.
    ) Besin alımı kesilirse kanser açlıktan ölmeye başlar. Tabii kendisini
    ) beslemek için vücudun şeker üretmesini sağlayamazsa...
    ) Proteinlerden şeker. Bu ziyan sendromuna kaşeksia (cachexia) denir.
    ) Kaşeksia vücudun proteinlerden (evet, doğru duydunuz,
    ) karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden)
    ) 'glükoneogenez' (yeniden glükoz yapımı) işlemiyle, şeker elde
    ) etmesidir.
    ) Bu şeker kanseri besler. Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye
    ) çalışırken kendisi açlık çeker.
    ) Şimdi, kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken, onu şekerle beslemek
    ) mantıklı geliyor mu size?
    ) Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?
    ) Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (işe de
    ) yaramaktadırlar) .
    ) Çünkü günün birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür.
    ) Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez.
    ) Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez. Çünkü şeker kanseri
    ) beslemektedir.
    ) Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez? Kim bilir?
    ) Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kişinin siz değil, kendisi
    ) olduğunu düşünmektedir.
    ) Belki Otto Warburg'un buluşunu duymuştur ama geri kalan parçaları
    ) tamamlayamamıştır.
    ) Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir.
    ) Aslında 1978'e kadar ABD'nin resmi kuruluşlarından biri, beslenmenin
    ) kanserle bir ilgisi olmadığını iddia etmekteydi! ! ! !
    ) Kanser ve şeker bağlantısından haberdar olanlar ise, dikkate değer
    ) terapilerle ortaya çıktılar.
    ) Bunlardan biri 'Laetrile'dir.
    ) Kaşeksialı hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini
    ) durduran hidrazin sülfat bunlardan bir diğeridir.
    ) Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir 'akıllı bomba'
    ) üzerinde çalışmaktadır.
    ) Akıllı bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır.
    ) İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı karşıya geldiğinde bu
    ) kaplamayı üzerinden atar.
    ) Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır. Çünkü, vücutta
    ) oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.
    ) Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır.
    ) Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır.
    ) Kanser, çiğ yiyeceklerdense, pişmiş yiyecekleri sever.
    ) Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir.
    ) Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın.
    ) Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!
    ) Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil
    ) Şeker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, başka bir tuzağa
    ) düşmüş olursunuz.
    ) Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan
    ) araştırmalarla kanıtlandı.
    ) Örneğin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) , sakarin içeren her türlü
    ) gıda maddesinin üzerine 'Sağlığa zararlıdır.
    ) Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır.' ibaresinin
    ) konmasını şart koştu.
    ) Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri
    ) nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.
    )
    ) (Editörün notu: Ama maalesef hiç birinin üzerinde böyle bir ibare yok) .
    )
    ) Kaynak: International Wellness Directory. Son iki yüzyıldır şeker
    ) tüketimi nasıl arttı?
    ) İngiltere'de 1815'de 5 kg cıvarında olan kişi başına yıllık çay şekeri
    ) tüketimi 1970'de 50 kg 'ın üzerine çıkmıştır. 1
    ) 970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda
    ) 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
    ) Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile
    ) çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır.
    ) Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.
    )
    ) Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;
    ) * Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
    ) * Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif
    ) yiyecek ve içecek tüketmeyin.
    ) * Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri
    ) diyetini uygulayın.
    ) * Bol taze sebze ve meyve yiyin.
    ) * Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi
    ) yağları diyetinizden çıkartın.
    ) Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı
    ) ve kuyruk yağı) yiyin.
    ) * Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi
    ) probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
    ) * Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
    ) * Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin.
    ) Mümkünse manda sütü kullanın.
    ) Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
    ) * Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
    ) * Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
    ) * Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz! ! ! !) .
    ) * Stresten uzak durun.
    ) * İyi uyuyun.
    ) * Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.
    ) * D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde
    ) güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
    ) * Yeteri derecede egzersiz yapın! ! ! !
    ) * Asla alkol kullanmayın.
    ) * İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
    ) * Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile
    ) pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
    ) * Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol
    ) açar; ayrıca kanserojen olabilirler! ! ! !
    ) * Daha çok toprak (güveç) , cam ya da kalaylı bakır kapları tercih
    ) edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
    ) * Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.
    )
    ) Prof. Dr. Ahmet AYDIN
    ) İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.
    ) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
    ) Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı
    )
    ) Bu belgeyi adresini bildiğiniz herkese gönderin, belki bir hayat kurtarırsınız.
    ) İnsanoğlunun en kötü 3 icadını asla unutmayın
    ) 1. Eroin
    ) 2. Atom bombası
    ) 3. Şeker
    ) Dr. Ahmet altıner
    •  

Hiç yorum yok: