9 Ekim 2011 Pazar

şifalı bitkilerden


ÖKSÜRÜK OTU

Öksürük Otu (Tussilago farfara), yöresel olarak, farfaraotu, kavalak , sulandıkotu adlarıyla da anılır. Çayırlarımız ve bayırlarımızda daha hiçbir bahar yeşili görünmeden, ilkbahar başlangıcında öksürükotu, tüm bitkilerden önce, sarı çiçeklerini açmaya başlar. Çiçek durumları yapraklardan önce (Mart-Nisan) meydana gelir. 8-15 cm çapında, kalp biçiminde ve uzun saplı yaprakları vardır. Üst yüz koyu yeşil, alt yüz ise sık ve beyaz renkli tüylerle örtülüdür. Hemen hemen kokusuz ve acı lezzetlidir. Glikozit içermektedir. Nemli yerlerde, çıplak bayırlarda, çakıllı zeminlerde, işlenmemiş tarlalarda, mezbeleliklerde, yapraklardan önce çıkmış çiçekler öbek öbek görülür. Arılar ve böcekler ilk gıdalarını onlardan alırlar. Bitki yalnızca balçıklı ve killi topraklarda yetişir. Onun, killi ve balçıklı toprakların bir belirtisi olduğu rahatça söylenebilir. Bitkinin, kış stoku için toplayacağımız organı çiçekleridir.
Balgam söktürücü ve dağıtıcı özellikleri ile, bronşit, gırtlak ve ağız boşluğu nezlesi, bronşiyal astım ve hatta başlangıç dönemindeki akciğer tüberkülozunda büyük bir başarıyla kullanılabilir. Uzun süreli öksürüklerde, ve ıztırap verici ses kısıklıklarında, gün boyunca sık sık, balla tatlandırılmış öksürükotu çayı içilebilir. Daha sonraları, Mayıs'ta, üstleri yeşil ve altları gümüş rengindeki keçeli yaprakları çıkmaya başladığında, C vitamini içerdikleri için, onlar çorbalarda, maydanoz yerine ve ilkbahar salatalarında kullanılabilir. Daha sonra, yapraklar çiçeklerden daha çok etkili madde içermeye başladığında, ayrıca da çiçek-yaprak harmanı yapmak için onlar toplanabilir. Öksürükotu çiçek veya yaprak buğusu, krizli ve boğucu soluk alma zorlukları ile birlikte görülen kronik bronşitlerde gün boyunca pek çok kere solunabilir. Çok kısa sürede büyük rahatlama görülecektir. Ş sık sık, bitkinin kaynama suyuyla hazırlanan ayak banyoları yapınız. Astım rahatsızlıklarında, sürekli bronşitlerde ve sigara zararlarında, ilkbaharda bitkinin taze sıkılmış özsuyundan bir tatlı kaşığı, bir tas et suyuna veya sıcak süte karıştırılarak alındığında, önemli yardımlar sağlar.


KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
 Dolu bir tatlı kaşığı ince kıyılmış çiçek (sonraları yaprak-çiçek karışımı), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda tarif edilen şekilde içilir.

*LAPA KOMPRESİ :
 Taze yapraklar, iyice kaynadıktan sonra merdane ile ezilir ve hasta bölgeye uygulanır. Sıcak kalması için, kompresin üstü iyice örtülmelidir.


*BUĞU TEDAVİSİ :
 Bir yemek kaşığı dolusu çiçek yaprak haşlanır ve buğusu bir örtünün altında solunur. Gün boyunca yinelenmelidir. Ayak banyoları: Ikı avuç dolusu bitki yaprağı, yeteri kadar suda haşlanır ve demlenmesi için kısaca beklenir. Banyo süresi 20 dakikadır.

*TAZE BİTKİ ÖZSUYU :
Yıkanmış taze yapraklar, ince kıyılarak, nemli durumdayken mikserde sıktırılır.


*ÖKSÜRÜK ÇAYI :
Eğer balgam söktürücü bir öksürük çayı hazırlamak istiyorsanız, öksürükotu yapraklarını ve çiçeklerini, sığırkuyruğu çiçekleri, ve dar yapraklı sinirliot yaprakları ile, ince kıyılmış olarak, eşit oranda harmanlayınız. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve 4-5 dakika demlendikten sonra süzülür. Bu çaydan günde 3 bardak, balla tatlandırılarak, sıcak sıcak ve yudumlanarak içilir.
**********

KORE GINSENG



Ginseng’in botanik ismi olan "Panax", Yunanca "tam iyileşme” anlamına gelen “panacea” kelimesinden türetilmiştir. Ginseng’in tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptogen (strese karşı direnci artıran bir ajan) olduğu düşünülür. Ginseng, fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini artıran bir bitkidir ve fiziksel ve mental (zihinsel) dayanıklılığı artırır. Ginseng’in uzun bir süreden beri, özellikle erkeklerin üretkenliğini, erkeklik hormonu (testesteron) ve sperm miktarını, cinsel gücünü ve dolaşım sistemlerini (özellikle prostat büyümesine karşı) olumlu bir şekilde etkilediği de bilinmektedir. Ayrıca o, erkeklerde aşırı stres ve yorgunluktan kaynaklanan performans düşüklüğünü de giderebilmektedir. Ginseng’in kadınlar üzerindeki beynin hafıza (bellek) merkezlerini uyarıcı etkisinin bulunması ise yenidir. M.S 1. yüzyıla ait bir Çin metnine göre; Ginseng, zihni güçlendirici, irfan ve bilgeliği artırıcı bir şifalı bitki olarak tanımlanmakta ve düzenli kullanımının yaşam süresini artıracağı belirtilmektedir. Kore Ginseng (Panax Ginseng) ise Uzakdoğu ülkelerinde 2000 yıldan fazla bir süredir kullanılmakta olan geleneksel şifalı bitkiler içerisinde en yaygın olanıdır. Ayrıca Uzakdoğu insanları arasında gizemli bir bitki olarak büyük bir ün ve şöhrete sahiptir. Çoğu insan Ginseng’in kuvvet verici bir tonik ve çeşitli hastalıklara karşı bir koruyucu olduğuna inanmaktadır.
Çin kaynakları; Panax Ginseng’in kalp, akciğer, sindirim sistemi organları, karaciğer ve böbrekler üzerinde oldukça etkili bir tonik etkisine sahip olduğunu yazmaktadır.O aynı zamanda ruhsal düzeni sağlayıcı, korkuları giderici, gözlere parlaklık ve canlılık verici, zihni açıcı, anlayış yeteneğini, vücut enerjisini ve yaşam süresini artırıcı bir şifalı bitki olarak da belirtilmektedir. Günümüzde, Kore Ginseng sadece Uzakdoğu ülkelerinde kullanılmamakta, aynı zamanda tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Panax Ginseng, diğer ginsenglerden özellikle farklıdır; üretimi 6 yıl sürmekte ve diğer ginsengler 8-9 çeşit faydalı madde içerirken, Panax Ginseng (Kore Ginseng) 22 çeşit faydalı madde (ginsenosides) içermektedir. Aynı zamanda Kore Ginseng, yaşlanma etkilerini geciktirici anti-oksidant maddeler ve diğer herhangi bir ginseng türünde bulunmayan insülin benzeri maddeler de içermektedir. Son yirmi yılda bilimadamlarınca Kore Ginseng’in insan vücudu üzerindeki etkileriyle ilgili araştırmalar, onun vücut üzerinde bir kaç değişik şekilde etki yaptığını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Yapılan bu araştırmalara göre;


*a) Kore Ginseng’ in Karaciğer Üzerindeki Etkileri:
Kore Ginseng (Panax Ginseng); karaciğeri, alkol tüketiminin, toksik (zehirli) maddelerin ve çeşitli hastalıkların etkisinden korumaktadır. Deney ve araştırmalar; Kore Ginseng’in vücudun protein, nükleik asit sentezi, karbonhidrat ve yağ metabolizmasını uyardığını göstermiştir. O aynı zamanda vücut tarafından üretilen veya dışardan alınan toksik maddelerin yanmasını ve onların vücuttan atılmasını da hızlandırmaktadır. Bu yüzden Kore Ginseng, karaciğer sağlığını toksik maddeleri hızla dışarıya atarak korumakta ve karaciğer hücrelerinin yenilenmesini kolaylaştırmaktdır.


*b) Kore Ginseng’ in Stres Üzerindeki Etkileri:
Araştırmalar, Kore Ginseng’in stresi azaltıcı ve hatta yok edici etkileri olduğunu ortaya koymuştur. O, fiziksel stresi (radyasyon, soğuk ve sıcaktan kaynaklanan), kimyasal stresi (bazı kimyasal maddelerin ve alkol alımından kaynaklanan) ve biyolojik stresi (virüs veya bakterilerden kaynaklanan) gidermektedir. O, zihni güçlendirmekte, radyasyon veya radyasyon (ışın) tedavisinin yol açtığı hücre tahribatını azaltabilmektedir. Bu yüzden radyasyon (ışın) tedavisi gören hastalar için de oldukça faydalıdır.


*c) Kore Ginseng’ in Diğer Etkileri:
Stres, depresyon veya diğer sert ve olumsuz koşullar altındaki vücut metabolizmasını koruyan bir tonik etkiye sahiptir. Şeker hastalığının iyileşmesine yardımcı olabilir ve kandaki şeker, lipit ve kolesterol seviyesini düşürür. Tümör hücrelerinin çoğalmasını yavaşlatabilir ve hatta engelleyebilir. Anemiye (kansızlık) karşı iyi gelir ve özellikle kanser hastalarında görülen kandaki bazı eksiklikleri giderebilir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve kalp-damar sistemi üzerinde olumlu etkisi vardır.


*KULLANIM ÖNERİSİ :
 Kore Ginseng (Panax Ginseng) kapsüllerinden günde 3 defa 1 kapsül alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.
**************

KIRKİLİT OTU



Kırkkilit (Equisetum arvense), Atkuyruğu Otu, Zemberekotu, Çamotu, Kırkboğum, Tilkikuyruğu Otuve Katırkuyruğu Otu olarak da tanınır. İlkbahar başlangıcında, derinlere kök salmış olan köksaptan, önce spor taşıyıcı kahverengi başak sapları çıkar. Düzgün yapılı küçük çam ağaçlarını andıran yeşil yaz kuyruğu ise daha sonra çıkar. Çok yıllık, otsu ve çiçeksiz bitkilerdir. Gövdesi silindir biçiminde, dallı veya dalsız, yeşil veya esmer-yeşil renkli, sert ve içi boştur. Yaprakları çok küçük, pul biçiminde ve sivri uçludur. Spor ile çoğalırlar. Spor keseleri verimli gövdelerinin uçlarında başak şeklinde toplanmışlardır. Türkiye'de 7 kadar türü yetişmektedir. Saponin, %60-70 silisilik asit (silica), potasyum tuzları, tanen alkaloitler içerir. Toplanacak bitkiler, 25-60 cm boyunda ve sapı ince (3-6 mm civarında) olan türlerdir (Equisetum arvense) ve nemli topraklardan, tarla aralarından ve dere kıyılandan toplanır. Doğal olarak, yapay gübre kullanılan tarlalardan toplanılmaması gerekir. Bataklık, karasuluk yerlerde ve dağlık meralarda yetişen (Equisetum hiemale) kalın saplı (başparmak kalınlığında), uzun boylu (1-2 m) bitkiler ise kullanılmaz! Mayıs-Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur. Yapraklar ovuşturularak saptan ayrılır ve bir örtüye serilerek 1-2 gün boyunca tam olarak kurumaya bırakılır. Sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Sağlamlaştırıcı, idrar söktürücü, öncelikle bacak ödemlerini çözücü, yara iyileştirici, kronik öksürükleri yatıştırıcı, akciğeri güçlendirici, ve kan temizleyici özellikleri vardır.
Kırkkilit Otu,
özellikle mesane ve böbrek hastalıklarında sağladığı başarılar sayesinde eski çağlardan beri tanınmaktadır. Kırkkilit, mesane ve böbrek rahatsızlıklarında, taş ve kum rahatsızlıklarında, benzeri bulunamaz ve yeri doldurulamaz bir şifalı bitkidir. Böbrek kumu, böbrek ve mesane taşlarında, sıcak Kırkkilit tam banyolarıı alınır ve aynı zamanda da Kırkkilit Otu Çayı içilir ve basınçlı bir biçimde boşaltabilmek için, idrar elden geldiğince tutulur. Taş, bu durumda genellikle düşürülmektedir. Basur kanamalarına karşı içten çay biçiminde kullanılır. Kırkkilit otu, bir yandan kanama durdurucu özelliğe sahipken öte yandan da, çok önemli bir böbrek destekleyici bitkidir. Kırkkilit Otu Çayı içildikten sonra, bol miktarda koyu renkli idrar dışkılanacaktır. Ödemlerde de etkisi çok çabuk görülen bir bitkidir. Ödemi iyileştirecek bir çare bulunamadığında, tüm öteki bitki çayları bir tarafa bırakılarak, günde 5-6 bardak kırkkilit çayı gün boyuna yayılarak ve yudumlanarak yavaş yavaş içilebilir. Kırkkilit Otu, Yavşan Otu ile eşit karıştırılarak çayı yapıldığında, kan temizleyici özelliği sayesinde, damar sertliğine ve unutkanlığa karşı başarıyla kullanılmaktadır. Kepekli saçlar, Kırkkilit kaynama suyu ile her gün yıkanır ve saç diplerine zeytinyağı ile friksiyon (ovarak sürme) yapılırsa, kepekler kısa sürede yok olacaktır. Binbirdelikotu ile, eşit oranda karıştırılarak demlenen Kırkkilit Çayı günde 1-2 bardak içilip, akşamları da kuru yemek yendiğinde, yatağa işeme olayı önlenebilir. Bu çay (Kırkkilit + Binbirdelik Otu) aynı zamanda, bademcik iltihabı, ağız boşluğu ve dişeti kanamalarında ve iltihaplarında, fistüllerde ve polüplerde gargara biçiminde kullanılır. Kadınların beyaz akıntılarında, Kırkkilit oturma banyoları alınması tavsiye edilmektedir. Kaşıntılı egzamalarda, kabuklu, iltihaplı ve kılları dökülmüş olsa bile, Kırkkilit kaynama suyu ile yapılan banyolar veya kompresler büyük yardım sağlarlar. Kaynama suyu ile yapılan yıkamalar ve banyolar, dolamalara, bacaktaki yaralara, çıbanlara, fistüllere, kıl dibi iltihaplarına karşı başarılıdır. Dinmeyen burun kanamalarında, bitki kaynama suyu soğutulduktan sonra, kompres biçiminde buruna uygulanabilir.
Sağlıklı Saçlar İçin: Silica Complex


KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
Bir tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki (ince saplı olan 3-6 mm), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak çay aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilebilir.


*OTURMA BANYOLARI :
200 gr taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, akşamdan 3-4 litre suya yatırılır. Ertesi gün kaynama derecisine kadar ısıtılır ve süzüldükten sonra küvet içindeki sıcak banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadır. Banyo suyu seviyesi böbreklerin üstüne çıkmalıdır. Banyodan sonra kurulanılmamalı ve bir bornoza sarınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.
************

KANTARON



Binbirdelik Otu (Hypericum perforatum L.) tarla, yol ve orman kıyılarında, tepelerde ve çayırlarda Temmuz’dan Eylül’e kadar çiçeklenen ve ülkemizde, sarı kantaron, kanotu, kılıçotu, mayasılotu ve yaraotu gibi yöresel adlara da sahip olan şifalı bir bitkidir. Bitki 25-60 cm boyunda olup, çok dallıdır ve sapları ayrı olduğu halde bir şemsiye biçimindeki çiçekleri 5 parçalı, korolla altın sarısı renkli ve kenarları siyah renkli guddeli tüyler ile çevrilidir . Erkek organları çok adette ve 3 demet halinde bir araya toplanmıştır. Yapraklar ışığa karşı tutulduğunda, yağ guddeleri, parlak noktacıklar halinde kolaylıkla görülür. Bitkiye binbirdelik otu denmesi bu özellikten ileri gelmektedir. Yanılmamak için, tam olarak açmış bir çiçeği parmaklarınızın arasında ezdiğinizde, ondan kırmızı bir su aktığını göreceksiniz. Tanen (tannin), uçucu yağlar (carophyllene, pinene, limonene, myrcene), flavon türevleri (flavonoids; quercitrin, quercitin, rutin), hipericin (hyperic, pseudohypericin), karoten (carotene), Vitamin C ve resin içermektedir. Binbirdelik otunun Türkiye' de 70 kadar türü olup; bu türlerden büyük çiçekli binbirdelikotunu (koyunkıran, kuzukıran),(Hypericum calycinum L.) yiyen hayvanlar (Koyun, sığır,at) dan yalnız beyaz tüylü olanlarda bazen ölümle sonuçlanan, deri hastalıkları meydana gelir. Siyah tüylü hayvanlarda bu tip bir duyarlılık meydana gelmemektedir. Avrupa ve Anadolu ‘da yaygın bir bitki olup; Hristiyan inancında kutsal bir yeri vardır. Avusturya’da İsa’nın haç kanı, , Tanrı kayrası otu ve peygamber kanı gibi isimlerle anılmaktadır.


*Binbirdelikotu çayı ;
 sinir yaralanmalarında ve her türlü sinirsel şikayetlerde, çarpma sonucu yaralanmalarda ve ağır kaldırma sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca o, ishale karşı da etkili bir bitkidir. Sinirsel yüz ağrıları , günde 2-3 bardak binbirdelikotu çayı içip, dıştan da (haricen) ağrılı bölgeler uzunca bir süre binbirdelikotu yağı ile ovalanarak iyileştirilebilir. Bitkinin ayrıca, sinir iyileştirici olarak adlandırılan ve sinirsel rahatsızlıklarda, nevrozlarda, uykusuzlukta ve sinir yorgunluklarında başarıyla kullanılan bir de tentürü (Binbirdelikotu Tentürü) hazırlanabilir. Bu tentür dıstan (haricen) friksiyon (ovarak sürme) biçiminde, içten (dahilen) ise, günde 10-15 damla, 1 yemek kaşığı suya karıştırılarak kullanılır. Konuşma bozukluklarında, rahatsız uykularda, histeri krizlerinde, uyurgezerlikte olduğu kadar, yatağa işeme ve depresyonlarda da başarıyla kullanılabilir. Tüm bu hastalıklarda içten binbirdelikotu çayını kullanırken, bir yandan da oturma çok olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Haftanın 6 günü, arka arkaya ayak banyoları alınması da tavsiye edilmektedir. Sinir sistemi ile ilgili tüm rahatsızlıklarda bu kür önemlidir.
Gelişme çağındaki genç kızların, bir süre (Birkaç ay) günde 2 bardak binbirdelikotu çayı içmeleri tavsiye edilir. Bu çay, cinsel organların gelişmesine yardımcı olacak ve adet görme düzensizliklerine son verecektir. Çok ünlü olan Binbirdelikotu (Kantaron) Yağı’da hiç bir evde eksik olmamalıdır. Gerçekten de binbirdelikotu yağı ; ağrı kesici, iltihap önleyici ve iyileştirici özellikleriyle, en iyi yara yağıdır. Bu yağı herkes kolayca hazırlayabilir. İyılestirme gücünü en az 2 yıl korur ve yalnızca açık yaralarda, yeni yaralanmalarda, hematomlarda (Deride mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde, güneş yanıklarında ve pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği olarak kullanılmakla kalmayıp, uçuklar (herpes), varisli damarlar, basurlar (hemorrhoids), sırt ağrıları, lumbago, siyatik, mafsal (eklem) iltihabı, romatizma ve felçli-inmeli (paralysis) bölgelerde de etkili bir friksiyon (Ovarak sürme) yağı olarak kullanılabilir. Yanıklarda ve haşlanmalarda etkili bir yağa sahip olabilmek için bitkinin çiçekleri keten tohumu yağına yatırılır. Bu yağ, güneş yanıklarında da kullanılabilir. Karınlarına zeytinyağı ile hazırlanmış binbirdelikotu (Kantaron) yağı sürüldüğünde karın ağrısı çeken bebeklerin ağlamaları sona erebilir.


KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
1 tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy 1 su bardağı kaynamıs suya eklenir ve 3-4 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda belirtilen durumlarda günde 2-3 bardak içilir.


*Binbirdelikotu (Kantaron) Yağı Hazırlamak : Günesli havada toplanmıs çiçekler, gevsek biçimde bir siseye doldurulur ve üstüne, sızma zeytinyağı eklenir. Zeytinyağı çiçekleri örtmelidir. Mayalanma süresi olan 3-5 gün süresince sisenin kapağı açık tutulur ve arada bir çalkalanarak, günesli bir yerde bekletilir. Daha sonra şişenin kapağı kapatılır ve 4-5 hafta boyunca, arada bir çalkalanarak güneste bekletilir. Süre sonunda süzülür, çiçekler de sıkılır ve koyu renkli şişelere doldurularak saklanır. Yanık yaraları için, zeytinyağı yerine, ketentohumu yağı kullanılır.
Binbirdelikotu (Kantaron)
Tentürü Hazırlamak : 1 lt konyağın içine, güneste toplanmış ve ince kıyılmıs 2 avuç bitki (sap, yaprak ve çiçek ) eklenir. Sise 14 gün boyunca güneşte bekletilir ve arada bir çalkalanır. Süre sonunda süzülür ve koyu renkli şişelere aktarılarak, serin bir ortamda saklanır.
*Sarı Kantaron Ekstresi:
(Hypericum perforatum L.) Özellikle Avrupa ve Amerika'da çay yerine, bitkinin çiçek, yaprak ve saplarından elde edilen ve kapsül şeklinde satılan ekstresi de kullanılmaktadır. Kronik yorgunluk sendromunda, menopoz dönemindeki sıkıntı, stres ve gerginliklerin giderilmesinde faydalıdır.
************



*KOYUNOTU
Koyunotu (Agrimonia Eupatoria); yöresel olarak kızılyaprak, kasıkotu, fıtıkotu, kuzu pıtrağı ve eğer otu olarak da bilinir. Gülgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen ama Avrupa, Asya ve ülkemizde yetişen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 20-120 cm boylanabilir. Çoğu kez toprağın üzerine yatarak gelişir. Rizom kökü (kökgövdesi): kenarları dişli, tüysü, yeşil yaprakları: yaprak koltuklarında ve bitkinin tepesinde yoğun salkımlar oluşturarak yazın açan küçük sarı çiçekleri vardır. Bu çiçeklerinden oluşan ve adına pıtrak denilen meyveleri çengel dikenli olur. Güneşli ve kısmen gölge yerleri ve nemli toprakları seven Koyunotu en çok orman kenarlarında görülür. Bitki, tohumlarının hayvan postuna takılıp çevreye taşınmasıyla yayılır ve tohumun düştüğü yerde çoğalır.


Koyunotu bitkisinin topraküstü kesimleri tanen, glikozitler, nikotinik ve şahsilik asitler, uçucu yağ ile B ve K vitaminlerini içerir. Güneşli kuru yerlerde, yol ve orman kıyılarında, çimenliklerde, tepelerde ve bayırlarda, ormanların açıklık bölgelerinde ve harabeliklerde yetişir. Küçük sarı çiçekleri, sığırkuyruğu bitkisinde de olduğu gibi, uzun bir salkımı andırır. Bitkinin tümü yumuşak tüylerle kaplıdır. İri yaprakları 10 cm kadar uzun ve kenarları dişlidir. Çiçeklenen bitkinin topraküstü kesimleri, Haziran' dan Ağustos' a kadar toplanır. Pek çok bitkide olduğu gibi, onun öyküsü de çok eskilere dayanır. Bu bitkinin tarihçesi, Eski Mısırlılara kadar uzanmaktadır.
Koyunotu; boğaz ve ağız enfeksiyonlarında şifa verici etkilere sahiptir.Ağız boşluğu ve yutak iltihaplarına karşı büyük bir iyileştirme gücü vardır. Anjin ve boğaz hastalıklarında, faranjit, aft ve ağız içi mukozası ile boğaz iltihaplarında ilk düşünülecek bitkidir. Meslek gereği olarak çok konuşmak zorunda olan veya şarkı söyleyen kişiler, bir önlem olarak, her gün koyunotu bitki çayı ile gargara yapabilirler. Yaprakları kansızlık, romatizma, lumbago, hazım bozuklukları, karaciğer sertleşmesi (siroz) ve dalak hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Günde 2 bardak bitki çayı yeterlidir. Herkesin, yılda 1 veya 2 kere, koyunotu banyo katkısıyla banyo yapması önerilir. Koyunotu, daraltıcı, toplayıcı ve öteki önemli özellikleri nedeniyle, en başta gelen şifalı bitkilerimizdendir. Dr. Schirbaum şöyle diyor: "Günde 3 bardak çay bir süre içildiğinde, kalp büyümesine, mide, bağırsak ve akciğer. Ayrıca, uzunca zaman devam edildiğinde böbrek ve mesane rahatsızlıklarını iyi gelir." (Referans1: M.Treben). Koyunotu Merhemi varisli damarlara ve baldır berelerine Aynısafa Merhemi gibi iyi gelir. Hazırlanan merhem günde 3 kez varis ve baldır çıbanlarının veya berelerinin üstüne sürülür. Ağır Karaciğer rahatsızlıklarında, 100 gr Koyunotu, 100 gr Yoğurtotu ve 100 gr Karahindiba eşit karışımı ile elde edilen çay harmanı kullanılır. Bu üçlü çay harmanı, sabah aç karnına 1 bardak olmak üzere, gün boyunca 2 bardak içilir.


KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
Bir tatlı kaşığı bitki, orta boy 1 su bardağı kaynar suyla haşlanır (demlenir), 5 dakika beklendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak çay içilir.


*KARAÇİĞER ÇAY HARMANI :
100 'er gr Koyunotu, Yoğurtotu ve Karahindiba eşit oranda karıştırılır. Birkaşığı karışım, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Bu üçlü çay harmanı, sabah aç karnına 1 bardak olmak üzere, gün boyunca 2 bardak içilir


*KOYUNOTU MERHEMİ :
İki avuç dolusu veya 100 gr kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, çiçek ve sap iyice kızdırılan 250 gr içyağı veya bitkisel margarinde 1 dakika kadar karıştırılarak bekletilir, sonra kapağı kapatılarak serin bir yere alınır. Ertesi gün tekrar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür, cam veya porselen merhem kaplarına aktarılır. Buzdolabında saklanmalıdır.


*BANYO KATKISI :
200 gr ince kıyılmış bitki bir tam banyo için kullanılır.
**********

EKŞİ YONCA



Eksi Yonca (Oxalis Acetosella) ormanların tabanlarını, açık yesil yaprakları ve incecik beyaz çiçekleri ile bir halı gibi kaplar. Gözleri sevindiren bir görüntüdür bu. Eksi yonca kurutulmaz, yalnızca tazeyken kullanılır. Mide yanmasına, hafif karaciger ve sindirim bozukluklarına iyi gelir. Bu rahatsızlıklara karsı kullanıldıgında , soguk olarak , günde 2 bardak bitki çayı içilir . Sarılık , böbrek iltihabı , egzemalar ve bagırsak kurtlarında bu miktar çay sıcak içilir . Taze bitkinin özsuyu , baslangıç durumundaki mide kanseri , habis dahili ve harici çıbanlara önerilir . Taze özsu , meyve sıkacagı kullanılarak elde edilebilir . Her saat bası 3-5 damla , suyla veya bitki çayı ile inceltilerek içilir . Habis harici çıbanlara , bitki özsuyu dogrudan sürülür . Parkinson hastalıgında özsu , her saat basında 3-5 damla , civanperçemi çayına karıstırılarak alınır ve dıstan da belkemigine sürülür .


KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
Yarım veya bir tatlı kasıgı ince kıyılmıs yaprak , yarım lt kaynar suda haslanır ve demlenmesi için 4-5 dakika demlenir . Yukarıda tarif edildigi gibi içilir .


*BİTKİ ÖZSUYU :
İyice yıkanan taze yapraklar , nemli haldeyken mikserde sıkılır .
************

EBEGÜMECİ



Ebegümeci (Malva Vulgaris), çit, yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir. Büyük yapraklı ebegümeci (Malva Grandfolia) ve öteki değişik cinsleri (Malva Sp.) genellikle çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu' da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın "Ebegümeci" olarak kullanılmaktadır. Bitki ebemgümeci, develangır, develik, devetabanı, ebekömeç, gaba, eligümeç, paçık ve ilmik isimleriyle de anılmaktadır. Bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir. Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran'dan Eylül'e kadar toplanabilir. Müsilaj, uçucu yağ, tanen, malvidin, malvin, gossypin-3-sulfat içerir. Protein ve C vitamini deposudur. Mukoza koruyucu, iltihap önleyici ve balgam söktürücü etkileri vardır.
Ebegümeci çayı
özellikle mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve ağız boşluğu iltihabında olduğu kadar, mide ve bağırsak ülserinde de başarıyla kullanılabilir. Ama bu son iki hastalık için, arpa ile karışık bir çorba hazırlamak gerekmektedir. Önce arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir. Ayrıca, akciğer balgamlanmalarında, bronşiyal nezlede, öksürük ve aşırı ses kısıklığında özellikle önerilir. Öksürük, boğmaca ve astıma karşı ebegümeci ve papatya eşit karışımının çayı balla tatlandırılarak günde 3-4 bardak içilebilir. Şeker hastaları tatlandımaz. Gırtlak ve bademcik iltihabı ve ağız kuruluğunda da başarıyla kullanılabilir. Bitki, geceden soğuk suya koyularak demlenmelidir. Günlük kullanım için 2 veya 3 bardak ılıklaştırıp, gün boyunca yudumlanarak içilebilir. Nefes darlığına yol açan akciğer amfizemi ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda, günde en az 3 bardak çay içilmeli ve süzüldükten sonre geriye kalan yapraklar iyice ısıtılarak bronşların ve akciğerin üstüne geceleyin kompres olarak uygulanmalıdır. Oldukça ender görülen gözyaşı azlığı durumunda da, gözlere ebegümeci banyosu ve kompresi uygulandığında, çok iyi sonuçlar alınabilir. Kaşınan ve yanan yüz alerjilerinde de, yüzü ılık ebegümeci çayı ile yıkamak rahatlatıcıdır. Ebegümeci çayı kabızlığa karşı da kullanılabilir.
Ebegümeci dıştan, kırıklardan veya damar iltihaplarından kaynaklanan yaralarda, çıbanlarda, şiş ayak ve ellerde kullanılır. Kaşınan ve yanan deri alerjilerinde yapılan ebegümeci çayı yıkamaları çok rahatlatıcıdır. Bu durumlarda, ayak ve el banyoları yapılmalıdır. Gırtlak iltihabını iyileştirmeye ve gırtlak hastalıklarında da başarı sağlayabilir. Bu tür olaylarda, gün boyunca kullanılmak üzere, iki buçuk litre suya geceden bitki eklenerek demlenmeye bırakılır (Bir bardak suya, yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış taze bitki) ve ertesi gün hafifçe ısıtılarak bir termosa doldurulur. Gün boyunca, yudumlanarak 4 bardak çay içilir ve gerisiyle de derin gargaralar yapılır. Gırtlak, ağız boşluğu ve burun kuruluklarında da gün boyunca elden geldiğince sık gargara yapılmalıdır. Özellikle kırsal kesimdeki evlerin çevresinde yetişen ebegümeci, günümüzde azalmaya yüz tutmuştur. Evleri çamur ve rutubetten korumak ve de güzel bir görünüm kazandırmak amacıyla, çevrelerine beton dökülmektedir. Böylece, bitkinin yaşam alanı daraltılmaktadır. Varlığı için Allah' a edeceğimiz teşekkürlerin hiç bir zaman yeterli olamayacağı, insanlığın bu büyük yardımcısı, ne yazık ki, böylece her geçen gün azalmaktadır.
KULLANIM BİÇİMLERİ :


*ÇAY HAZIRLAMAK :
Bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir, sabahleyin süzülür veya acil durumlarda aynı miktar bitki bir su bardağı sıcak suyla demlenir, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak içilebilir.


*AYAK EL BANYOLARI :
2 avuç dolusu (50 gr) ince kıyılmış yaprak 2-3 litre suya eklenir, 6-8 saat bekletildikten sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek banyo suyuna eklenir. Elin veya ayağın dayanabileceği kadar sıcak olan banyonun süresi 15 dakikadır.


*BİTKİ KOMPRESİ :
Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir. Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir.
*********

DAMİNA



*Damiana (Turnera diffusa); aromatik yaprakları olan küçük bir çalı türüdür.


Meksika kökenli olan bu bitki, günümüzde Texas, Karaip Adaları ve Güney Afrika’ da da yetiştirilmektedir. Yaprakları tırtırlı olup; kenarları boyunca 10-25 mm genişliğinde 3-6 diş bulunur. Yaprakları Orta Amerika kültürlerinde (Aztek, Maya ve İnkalar) eskiden beri çeşitli amaçlar için kullanılagelmiştir. Kadim Maya medeniyetinde Damiana baş dönmesi, denge kaybı ve cinsel istek arttırıcı olarak kullanılmıştır. Son 100 yıldan fazla bir süredir Damiana’nın birincil kullanımı hem erkekler hem de bayanlar için cinsel fonksiyonları dengelemek ve düzenlemekle ilgili olmuştur. Fakat Damiana anti-depresant (sakinleştirici), tonik (Kuvvet verici), idrar arttırıcı ve idrar yolları antiseptiği, öksürük giderici ve hafif laksatif (Müshil) etkileri için de kullanılmaktadır. Almanya ve İngiltere’ de yaprakları yaygın olarak aşırı zihinsel aktivite ve sinirsel yorgunluğa karşı ve hormonal, merkezi sinir sistemi üzerine kuvvet verici bir tonik olarak kullanılmaktadır. Hollanda ‘ da ise sadece seksüel başarıları için değil aynı zamanda üreme organları üzerindeki pozitif etkilerinden dolayı da çok saygın bir bitkidir. Anavatanı olan Meksika’ da ise cinsel istek arttıcı, uyarıcı, kuvvetlendirici ve idrar arttırıcı olarak ünlenmiştir. Ayrıca yorgunluk ve bitkinlik için güvenilir bir care olarak, idrar yolları iltihabı ve özellikle yorgunluğun neden olduğu cinsel iktidarsızlık durumlarında bilimsel kabul görmüştür. Meksika’ da orchitis (Bir testis iltihabı) ve spermatorrhea (istemdışı boşalma) için de kullanılmaktadır.


*Damiana -
 Büyütmek için TIKLAYINIZDamiana; Pinen, cineol, cadinen, ve copaen gibi eterli uçucu yağlar, çok çeşitli terpenler, alkaloitler, flavonlar, cyan-glikozitleri (gonzalitosin), arbutin, damianin, tanen, reçine ve amino asitler içermektedir. Yaprakları bu maddelere ek olarak cinsel organlar üzerinde uyarıcı etkisi ile bilinen beta-sitosterol içermektedir. Damiana, öncelikle sinir sistemini genel anlamda güçlendirir. Merkezi sinir ve hormon sistemini dengeler.. Farmakolojik araştırmalara göre, içerdiği alkaloitler, testesteron hormonuna (bir erkeklik hormonu) eşdeğer etkiler içermektedir. Ayrıca içerdiği arginine (amino asit) sperm üretimi için gerekli bir proteindir. Araştırmalar, Damiana alımının sperm miktar ve kalitesini arttırdığını göstermiştir. Damiana, özellikle cinsellikle ilgili depresyonlara ve korkulara karşı çok etkili bir bitkidir. Erkek ve dişi cinsel sistemlerini güçlendirir. Damiana kadınlar tarafından libido (cinsel arzu) güçlendiricisi ve cinsel soğukluğun (frijit) giderilmesi için kullanılır. Erkekte ise erkeklik gücünü arttırıcı etkileri vardır. Damiana ayrıca idrar yolları iltihabına karşı antiseptik etkisi olan bir bitkidir.

Hiç yorum yok: