DUYGULARINDİLİ/ SEVDA'NIN DÜNYASINDAN şiir, resim, anılar, sözler, lezzetler, sağlık ,öykü, fıkra, ve gönül dostlarımdan gelenler,
10 Ekim 2011 Pazartesi
hikaye
HİKAYE
"Hindistanın ücra beldelerinden birine uzaklardan gelip yerleşmişti ak saçlı, ak sakallı adam.Ve duruşu, oturup konuşuşu ve sorunlara verdiği Akıl ve Bilgelik dolu yanıtlar, o beldede sevilen ve sayılan bir "Bilge" konumuna yükseltmişti onu. Bu yakıştırmaya o hep temkinli yanaşmış ve kendisinin sadece bir "Tanrı Adamı" olduğunu söylemişti.Onlardan hiç bir şekilde bir şey talep etmemiş, ancak onun o, eskimiş ama temiz giysileri içindeki bu saf görünüşünün çevresinde uyandırdığı saygı ve sevgi, köylülerin ona yiyecek ve içecek getirmelerini, yeni giysiler vermelerini sağlamıştı.O ise, yalnızca ihtiyacı kadarını, yiyebileceği kadarını almış ve hep geri kalanını geri vermişti.Bu ise onun saygınlığını bir kat daha arttırmıştı.Onun Prensibi, herkese yapabildiği kadar yardım etmek ve karşılığında da hiç bir şey talep etmemekti.Çünki o herşeyi "Tanrı" için yaptığını söylemekte ve sadece "Tanrı" nın basit bir hizmetkarı olduğunu bildirmekteydi.Ve Köylüler ona, Tanrı adına eğitmesi için çocuklarını göndermeye başladılar ve bundan her iki taraf da memnundu ve bu uzun bir süre böyle devam etti, ta ki, Ak sakallı Bilgenin bir öğrencisi olan ve yetişme çağındaki bir genç kızı babası saçlarından sürükleyip getirene kadar...
Baba öfkeyle Bigeye bağırdı, "Yaptığına bak, biz sana çocuklarımızı emanet ediyoruz, sen ise onları nefsine alet edip kirletiyorsun, ve kızım şimdi senden "Hamile", ve şimdi hemen sen onun çocuğu doğduğunda ona bir ömür boyu bakacaksın.Biz senden olan bu şeyi artık istemiyoruz", ve "Bütün bu olanlara ne diyeceksin bakalım" diyerek Ak Sakallı Bilgeye ters ters baktı.Bilge sakin bir şekilde, bir ona ve bir de Korku ve Endişe içindeki kıza baktı ve kafasını salladı ve sadece "Bu uygundur ve Öyle Olsun" diyerek, tüm suçlamaları sessizce kabul etti.Köylünün bir çoğu bu yaşlı adama acımıştı ve içten içe bu olayda bir terslik var ama nedir diye merak etmekten de geri kalmayarak ona yiyecek ve içecek vermeyi sürdürdü, ama aradaki sevgi bağı zedelenmiş, insiyaki olarak, onunla aralarında görünmez bir mesafe doğmuştu...
Günü geldiğinde, kızın çok güzel bir bebeği oldu ve babası onu kızından koparıp alarak yaşlı Bilgeye götürdü ve "Al bu çocuk artık senin, nasıl istersen onu öyle yetiştir" diyerek onu bırakıp hızla, kızının göz yaşlarına ve canhıraş feryatlarına aldırmadan, onu da peşinden sürükleyerek Bilgenin yanından uzaklaştı.Bilge kızın peşinden üzgün gözlerle bakarak hiç sesini çıkarmamış ve sessizce ona verilen çocuğu bağrına basmış ve onu sevgiyle yetiştirip büyütmeye başlamıştı.Bilgenin her günü, bu, ailenin yeni bir üyesi olan Yeni Çocuğun sevgisiyle, sevgi ve neşe ve sevinç içinde geçiyordu.Çocuk bu sevgiyle gelişip büyüyordu, artık yürümeye başlamış, serpilmişti ama onun hala bir adı yoktu, Bilge ona her defasında en sevdiği şeylerin isimleriyle sesleniyordu, çünki o ancak böylesi bir sevgi ismine layıktı Bilgeye göre ve günleri böylelikle sevgi ve neşeyle dolup taşarak geçiyordu...
Ve bir gün, baba ve kızı birlikte Bigeyi ziyarete geldi.Bilge onlara baktı ve hemen durumu anlamıştı.Her ikisi de çok üzgün ve pişman görünüyorlardı.Bu görünüş, temsil ettikleri Varlığın her zerresinden adeta akıyordu.Baba, Bilgenin ellerine sarıldı ve "Ne olur beni affet, senin böyle bir şey yapmayacağını bilmeliydim, gerçek ortaya çıktı, meğer kızımın bizden gizlediği bir sevgilisi varmış, ve bunu benden korktukları için, onların evlenmelerine izin vermeyeceğimi sanarak bu güne kadar saklamışlar, ne olur beni affet" diyerek göz yaşları döküyor ve ona kızı da eşlik ediyor, o da Bilgenin ellerine sarılarak, önünde diz çökerek af diliyordu...
Bilge sessizce kafasını salladı ve çocuğu yanına çağırdı ve ona sevgiyle sarıldı.Onların niyetini anlamıştı.Kızın babası konuşmayı sürdürerek, "Kızımla, erkek arkadaşı bana gelerek evlenmek istediklerini söylediler ve ben bunu kabul ettim, şimdi ise bana bu çocuğun kendilerinin çocuğu olduğunu söylediler, inan bundan benim ilk kez haberim oldu ve benden onu senden alıp kendilerine vermem için yalvardılar, sana yüzleri tutmadığı için gelip nasıl "Af" dileyeceklerini bilemedikleri için benim aracı olmamı istediler, bizi, onları affet sen bir "Tanrı Adamı" sın, sana bu yakışır ve çocuğu bize ver" dedi ağlayarak...
Yaşlı adam, Tanrının ona bahşetmiş olduğu bu sevgiyi, bu çocuğun koşulsuz sevgisini doya doya yaşamanın verdiği büyük mutlulukla Tanrısına şükretti.Artık ayrılık vaktinin gelİP çattığınıi anlamıştı.Zamanı geldiğinde "Sevgi" de bırakılabilmeli, ondan vaz geçilebilinmeli idi.Çünki Sevgi Evrenseldi, hiç kimsenin bireysel hükümranlığında değildi.Bireyselleştirilip, maddeleştirildiğinde, onu duyumsayana çok daha büyük zarar getirecek ve Ruhun özgürlüğe giden yolunda, yolun üstünde duran "Altın" kaplı bir mücevher olarak duracaktı, ama sonuçta o bir "Engel" di.Bırakılmalıydı.Yaşlı adam bunu düşündü ve çocuğa son bir kez daha sarılarak, "Yavrum, sen senin bir adın olmadığını ve bana ne zaman bir ad koyacağımı sorup duruyordun, benim için senin adın, içinde sevgi olan her sözcüktü ve adının verilmesi için zamanın henüz gelmediğini her defasında sana söylemiştim, işte şimdi o zaman geldi ve şimdi senin gerçek adını verecek kişiler burada, onlar senin annen ve baban olanlardır ve onlar şimdi buradalar ve senin adını onlar vercektir, bu da sevginin bir adı olacaktır, bundan emin ol ve onu ve onları sevgiyle kabul et" dedi ve çocuğu onlara sevgiyle verdi.Çocuk, yıllardır babası olarak bildiği ve çok sevdiği bu Ak Sakallı Bilgeden istemeyerek, ama sevgiyle ayrılmış ve yeni ailesine hüzün ve yaşlarla dolu gözlerle sarılarak, adeta yılların "Ana" hasretini giderircesine göz yaşı dökmüştü.Bige adam bu hüzün içinde, yaşlı gözlerle ellerine sarılıp kendisinden "AF" dileyen bu aileye, yine sevgiyle ve bu duruma içten gelen bir kabulle bakarak, "Bu uygundur ve Öyle Olsun" demişti, tekrar kendi oturduğu minderine dönerek...
Ama o biliyordu ki, onlar bir Aile idiler ve onu sık sık görmeye geleceklerdi...Bu sevgi ve coşku yine yaşanacaktı, çocuğu yine görecek ve onunla özlem giderecekti, bu yaşamdı ve Tanrı ona bunu sevgiyle kabul etsin ve yaşasın diye bahşetmişti ve herşey "Uygun" du ve bu Yaşama uygun olarak akıyordu...
Hatırladıklarım bunlardır ve daha fazlası zaten sizin içinizdedir değerli dostlar.Sadece ona bakmanızı ve onu görmenizi bekliyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder