BEN''DENİZ***
" Tanrı der ki: Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama Hesap Günü konuşacaklardır!.."
Hz Mevlana
********************
Karar vermekte zorlandığımızı hissettiğimiz,ama casaretin eteğini de sımsıkı tutmak gereğini duyduğumuz zamanlar..İşte aslında her koşulda iki duraktan birine doğrudur yolculuğumuz:``Ya Kendimiz Olmaya Yürüyoruz Yada Kaybolmaya...
*************
Ruhum iki dudağının arasında şapşallaşan sırımsıklak bir heyelandı..! Masum ve ürkek bir dudak temasıydı,ruhumu bedenimden koparan..!! ''Sessiz-Çığlık''
**************
Küçükken Nasıldı?" diye sordu Anneme;
-"Küçükken yaramazdı.." dedi Annem,
Doğru" dedim...Ve aynen tekrarladım Annemin sözlerini;
-"Küçükken Yaram Azdı.."
*******************
PARA MUTLULUĞU SATIN ALIR MI..????
İnsanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz.. Böylece zamanı satın
alır.. Bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar.. Yani
para mutluluğu satın alır...
*ALBERT CAMUS*
***************
hiç deniz olurda martı olmazmı
hiç çocuk olurda anne olmazmı
hiç gece olurda sabah olmazmı
hiç göz olurda yaş olmazmı
hastalık olurda deva olmazmı
**********
Çağdaş ölümün, kendini aşan ya da öteki değerlere ilişkin bir anlamı kalmamıştır artık. Ölüm, doğal bir sürecin kaçınılmaz sonucundan başka bir şey değildir. Olgular dünyasındaki sayısız olaylardan yalnızca biri. Ama ölüm, tüm kavramlarımıza ve yaşamımızın anlamına öylesine aykırı bir olaydır ki, ilerleme ve gelişme felsefesi, (Ozan S...cheler’in “Nereden Nereye” diye sorup soruşturduğu “İlerleme İnancı”) bir büyücünün elindeki parayı yok etmesi gibi ölüm olayını sanki ortadan kaldırdığını sanıyor. Çağdaş dünyadaki her şey ölüm sanki yokmuş gibi işler. Kimse ona önem vermez: ölüm her yerde bastırılır. Siyasi demeçlerde, reklamlardaki, ahlâk ve törenlerimize ilgili yayınlarda; hastaneler, eczaneler ve spor kulüplerince bize sunulan indirimli sağlık ve mutluluk programlarında ölümün adı bile anılmaz. Oysa, neye el atsak orada ölümü buluruz. Ve de bir aşama olmaktan vazgeçen ölüm, kendisine sunulan hiçbir şeyle doymayan kocaman ve obur bir kursak olarak çıkar karşımıza. Sağlık, toplum sağlığı ve doğum denetimi, harika ilaçlar ve yapay besinler yüzyılı, polis devletlerinin ve toplama kamplarının, Hiroşima’nın ve polis (öldürme) yetkilerinin de yüzyılı oldu. Kimse ölümü, kendi ölümünü düşünmüyor (Rilke’nin çağrısına uyan yok); çünkü kimse, kendine özgü bir hayat yaşamıyor artık. Topluca yaşanılan bir hayatın meyvesi de topluca boğazlanma oluyor.
Octavio Paz / Yalnızlık Dolambacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder