6 Eylül 2010 Pazartesi

MEVLANADAN














İnsanlar yalnızca bildiklerini konuşsaydılar,



Dünya'mızı derin bir sessizlik kaplardı.


Mevlana’nın çok güzel bir şiiri. (Tercüme edilmiştir.)


Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.


Işığı gördüm, korktum.


Ağladım.


Zamanla ışıkta yaşamayı ögrendim.


Karanlığı gördüm, korktum.


Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladim sevdiklerimi. ..


Ağladım.


Yaşamayı ögrendim.


Dogumun, hayatın bitmeye başladığı an oldugunu;


aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar oldugunu


ögrendim.


Zamanı ögrendim.


Yarıştım onunla...


Zamanla yarışılmayacagını,


zamanla barışılacağını, zamanla ögrendim...


Insanı ögrendim.


Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler oldugunu...


Sonra da her insanın içinde


iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.


Sevmeyi ögrendim.


Sonra güvenmeyi...


Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı oldugunu,


sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kuruldugunu


ögrendim.


İnsan tenini ögrendim.


Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu. ..


Sonra da ruhun aslında tenin üstünde oldugunu ögrendim..


Evreni ögrendim.


Sonra evreni aydınlatmanın yollarını ögrendim.


Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni


aydınlatabilmek gerektigin ögrendim.


Ekmeği ögrendim.


Sonra barış için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini.


Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,


bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.


Okumayı ögrendim.


Kendime yazıyı ögrettim sonra...


Ve bir süre sonra yazı, kendimi ögretti bana...


Gitmeyi ögrendim.


Sonra dayanamayıp dönmeyi...


Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...


Dünyaya tek başına meydan okumayı ögrendim genç yaşta...


Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardım.


Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektigine aydım.


Düşünmeyi ögrendim.


Sonra kalıplar içinde düşünmeyi ögrendim.


Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yikarak düşünmek


oldugunu ögrendim.


Namusun önemini ögrendim evde...


Sonra yoksuldan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;


gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el


sürmemek oldugunu ögrendim.


Gerçegi ögrendim bir gün...


Ve gerçegin acı oldugunu...


Sonra kararında acının, yemege oldugu kadar hayata da


lezzet kattığını ögrendim.


Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının


hayatı tadacağını öğrendim.


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.


Olur ya ...


Kalp durur ...


Akıl unutur ...


Ben dostlarımı ruhumla severim.


O ne durur, ne de unutur ...


MEVLANA

Hiç yorum yok: