27 Ağustos 2010 Cuma

GÜNCEL



Bir akşam vakti, zamanı durdurup


ekleyip yıldızlara yalnızlığımızı


yaralarımızı sarıp


kanayan yüreklerimizle


çekip gitmek vardı buralardan ahhh!


nehirler, şehirler, ölümler geçerek


çekip gitmek vardı buralardan


hasretini çektiğimiz dağlara...


Mehtabın ırmağa


damlanın yaprağa


cemrenin toprağa


hasretin dudağa değdiği zaman


bir yolcuyu bekler gibi uzaktan


yayla yollarında karşılayıp sevdiğimizi


tutup elleri kınalı,


nazlı bir gelinin elini tutar gibi


ve içip aşkı billur sulardan kana kana


bir düşü tüm güzelliğiyle paylaşarak


başımızı kaldırıp göğe haykırmak vardı...


Bir seher vakti, durdurup zamanı


ayaz vurmadan güllerimize


yolların kenarına dizilmiş,


boynu bükük çiçekler gibi


içimizi burkan ezgilerle


dizilip sılanın yollarına


çekip gitmek vardı buralardan ahhh!


çekip gitmek vardı


gönlümüzü çeken topraklara...


Öksüz kalmış ağaçlar boyun eğdiği zaman


buzun ateşe, acının yüreğe değdiği zaman


küsmeden bahar yağmurları umutlarımıza


boranlar sevinçlerimize çöreklenmeden


çekip gitmek vardı buralardan ah!!!


çekip gitmek vardı dostum


geç olmadan


vakit ölmeyi geçmeden


sarılıp sevdiklerimize doya doya ağlamak vardı


DOSTTAN GELEN

Hiç yorum yok: